Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2849
Karar No: 2021/1918
Karar Tarihi: 31.03.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/2849 Esas 2021/1918 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2020/2849 E.  ,  2021/1918 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakanları ... ...’nın maliki olduğu ... ilçesinde yer alan 21, 27, 28, 18, 29 (ifraz ile 4688-4700) parsel sayılı taşınmazlardaki ve ... ilçesindeki 530- 12393- 173 - 1057 parseldeki (imar ile 10662, 10663, 10664, 10665, 10669, 10670, 10671, 10672) paylarını satış göstermek suretiyle davalılara temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek çekişme konusu taşınmazların davalılar adlarına olan tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada çekişme konusu 530 parsel yönünden taleplerini bedele çevirmişlerdir.
    Davalılar ..., ..., ..., ... ..., ...; yapılan satışların gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlar, davalı ..., öncelikle adına kayıtlı taşınmazların ...’da olması nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğunu, esasa ilişkin olarak da satışların gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ilişkin olarak verilen kararın , Dairece, “Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda mahkemece öncelikle yetki bakımından bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesi ile bozulması üzerine, mahkemece önceki kararda direnilmesine ve davanın kabulüne karar verilmiş, söz konusu kararın davalılardan ... tarafından temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca ; direnme kararının yerinde olduğu, işin esasının özel dairece incelenmesi gerektiği gerekçesi ile dosya Daireye gönderilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1919 doğumlu mirasbırakan ... ...’nın 6.9.2006 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak asıl dosyada davacı olan oğlu ..., birleştirilen dosyada davacı olan çocukları ..., ..., ..., ..., ..., davalı üçüncü eşi ..., davalı çocukları ... ile dava dışı çocukları ... ve ...’in kaldıkları, diğer davalılardan ...’nın murisin kardeşi, ...’nun davalı ...’nin eşinin kardeşi, ...’ın davalı ...’in eşinin kardeşi ve ...’nın davalı ...’nin eşi oldukları, ...’da yer alan çekişme konusu 1057 parsel sayılı taşınmazın muris tarafından 7.1.1972 tarihli satış işlemi ile eşit paylarla davalılar ... ve ...’ye, onlar tarafından da 31.7.1989 tarihli satış işlemi ile davalı ...’ye temlik edildiği, murisin 1/8 er paylı olarak maliki olduğu 530 ve 12393 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 10.11.2005 tarihli satış işlemi ile davalı ...’a, onun da 26.4.2006 tarihli satış işlemi ile davalı ...’ya devrettiği, 530 parsel sayılı taşınmazın 30.12.2008 tarihli işlemle ... tarafından kamulaştırıldığı, 12393 parselin ifrazen 15234 ve 15236 parsellere gitttiği, 173 parsel sayılı taşınmazın ½ payı mirasbırakan ..., ½ payı ise iştirak halinde ... ve ortakları adlarına kayıtlı iken tüm payların 28.1.2005 tarihli satış işlemi ile davalı ...’ya, onun tarafından da 11.4.2005 tarihinde satış yolu ile davalı ...’e devredildiği, 1057 parselin ifrazı sonucu oluşan; 10670 – 10669- 10671-10672 parsel sayılı taşınmazlar davalı ... adına kayıtlı iken 8.8.1997 tarihinde 10671 parselin tamamının, diğer parsellerin ½ paylarının davalı ...’e, (... üzerinde) kalan ½ payların ise 20.2.2007 tarihinde davalı ...’e satıldığı, 10662-10663-10664-10665 parsel sayılı taşınmazların ise 15.4.1987 tarihli taksim işlemi ile davalı ... adına kayıtlı hale geldiği, yine muris ...’nin ... ilçesinde yer alan 27 ve 28 parsel sayılı taşınmazlardaki 58/320’şer, 29 parsel sayılı taşınmazdaki 58/160 payını 3.12.1997 tarihinde satış yolu ile davalı kardeşi ...’e devrettiği, 29 parsel sayılı taşınmazın 4688 ila 4700 parsellere ifraz edildiği, yine murisin adına kayıtlı 21 parsel sayılı taşınmazdaki 3/16 payını 30.3.1995 tarihli, 18 parsel sayılı taşınmadaki 11/60 payını ise 24.1.1968 tarihli satış işlemleri davalı ...’e devretttiği, birleştirilen dava davacılarından ...’nın temyiz aşamasında sunduğu 02.03.2021 tarihli dilekçesi ile davalılardan ... yönünden davadan feragat ettiğini bildirdiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; hükmü temyiz eden davalı ...’e temlik edilen taşınmazlar yönünden hükme yeterli araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
    Hal böyle olunca, davacılardan ...’ın davalılardan ... yönünden açtığı davadan feragat ettiğine ilişkin temyiz aşamasında sunduğu dilekçesi dikkate alınarak yapılan feragat nedeniyle bir karar verilmesi, öte yandan murisin ... ilçesinde yer alan çekişme konusu 18-21-27-28-29 parsel sayılı taşınmazlarının davalı kardeşi ...’e temlikindeki amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik olup olmadığı hususunun yukarıdaki ilkelerin de dikkate alınması ve lüzum halinde davacı tanıklarının yeniden dinlenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin bir arada değerlendirilmesi, tereddüte yer vermeyecek şekilde murisin kastının belirlenmesi suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Kabule göre de; dava konusu taşınmazlardan 12393 parselin ifrazen 15234 ve 15236 parsel sayılı taşınmazlara gitttiği anlaşıldığı halde kaydı kapatılan eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulması da isabetli değildir.
    Davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi