17. Hukuk Dairesi 2015/8656 E. , 2018/9068 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 9.10.2018 Salı günü davacı vek. Av. ... ile davalı ... vek. Av. ... geldi. Diğer davalı tarafından gelen olmadı.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili ile davalı ... vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili; davacı ile davalı ..."ın ... Aile Mahkemesinin ... esas sayılı ilamı ile boşandıklarını ve kararın kesinleştiğini, ilam gereğince davacının davalıdan toplam 20.000,00 TL tutarında tazminat alacaklısı olduğunu ve ayrıca velayetleri davacı anneye verilen müşterek çocuklar için birikmiş nafaka alacaklısı olduğunu, nafaka alacağının tahsili için ... İcra Müdürlüğünün 2011/706 sayılı dosyası ile tazminat alacağının tahsili için ... İcra Müdürlüğünün 2012/16981 sayılı dosyasından takip yapıldığını, kesinleşen takiplerde davalıya ait ... parselde B2 Blok 3 nolu daireye kaydı üzerine haciz konulduğunu, bu sırada davalının daireyi 13/12/2012 tarihinde diğer davalıya sattığının öğrenildiğini, davalılar arasındaki satışın muvazaalı olduğunu ve rayiçlerine göre düşük bedelle
yapıldığını belirtilerek, ... İcra Müdürlüğünün 2012/16981 sayılı dosyası için davalılar arasındaki satış işleminin iptali ile taşınmazda davacıya cebri icra yapabilme yetkisinin tanınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili; taşınmazı diğer davalıdan muvazaalı olarak satın almadıklarını, taşınmazın parasının diğer davalıya ödenerek alındığını, masrafın fazla olacağı gerekçesiyle taşınmaz alım bedelinin tapuda düşük gösterildiğini belirtilerek davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Davanın kabulüne, dava konusu ... ilçesi, ... blok 2. kat 3. nolu bağımsız bölümün davalı ... tarafından davalı ..."na satışına ilişkin tasarrufun iptaline, davacıya tasarrufa konu taşınmazda alacak miktarı ve fer"ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına, karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava İİK’nun 277 vd. maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir.
Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.’nun 381.- 389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294-297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HMK 297/II maddesinde; hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası
altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 21/01/2015 tarihli kısa kararında "davanın kabulüne" denildiği halde, gerekçeli kararda "Davanın kabulüne,Dava konusu ... nolu bağımsız bölümün davalı ... tarafından davalı ..."na satışına ilişkin tasarrufun iptaline, Davacıya tasarrufa konu taşınmazda alacak miktarı ve fer"ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına, " şeklinde yazıldığı görülmektedir. Bu durum HMK"nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve ...Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre bu aşamada davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."na verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."na geri verilmesine 15/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.