12. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/13284 Karar No: 2011/30876
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2011/13284 Esas 2011/30876 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2011/13284 E. , 2011/30876 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ödemiş İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 30/03/2011 NUMARASI : 2010/65-2011/84
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu icra mahkemesine başvurusunda çiftçi olduğunu ve 702 parsel sayılı taşınmaz üzerinde evinin olduğunu belirtmek suretiyle, İİK. nun 82/4-12 maddesine dayalı olarak 702 ve 703 parsel sayılı taşınmazlar üzerine konulan haczin kaldırılmasını istemiştir. İİK’ nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun, sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Borçlunun ekonomik ve sosyal durumunun iyi olması meskeniyet şikayetinde bulunmasına engel olmadığı gibi, birden fazla konutunun olması ya da konutta oturmaması meskeniyet iddiasında bulunmasına mani değildir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu bilirkişi ... tarafından düzenlenen raporda 702 parsel sayılı taşınmazın değerinin 31.510,94 TL olduğu ve haline uygun meskeni de bu miktara alabileceği belirlendiğine göre göre borçlunun meskeniyet iddiasının yerinde olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, İİK’ nun 82/4. maddesinde; "borçlu çiftçi ise, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi .... haczedilemeyeceği" düzenlenmiştir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 02.12.1972 tarih ve 542/1979 sayılı kararında; "maddede sözü edilen aile tabirine, davacının, kanunen geçindirmekle yükümlü olduğu kimselerin dahil olacağı ve haczi caiz olmayan arazi .... tespitinde, böyle bir ailenin geçimi için zaruri olup olmadığının göz önünde tutulması gerektiği" belirtilmiştir. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya(yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Borçlunun asıl işinin çiftçilik olduğunun ispatı her türlü delil ile mümkün olup, zirrat odasına ya da tarım müdürlüğüne kaydının bulunmaması çiftçi olmadığı sonucunu doğurmaz. Somut olayda borçlunun çiftçilikle uğraştığının, zabıta araştırması ve tanık beyanları ile ispatlandığı ve mahallinde yapılan keşif sonucu bilirkişi ... tarafından düzenlenen 16.07.2010 tarihli raporda 702 ve 703 parsel sayılı taşınmazlardan elde edilen gelirin şikayetçinin geçimini ancak temin edecek nitelikte olduğunun bildirildiği görülmektedir. Bu nedenle borçlunun İİK. nun 82/4.maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetinin de yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile taşınmazlar üzerine konulmuş olan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.