Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/4875
Karar No: 2015/5910
Karar Tarihi: 16.09.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/4875 Esas 2015/5910 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/4875 E.  ,  2015/5910 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) Anadolu 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 30/12/2013
    NUMARASI : 2013/382-2013/494

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 26.08.2011 tarihli 15 Eylül - 15 Haziran dönemini kapsayan 10 aylık Denova Halkla İlişkiler Hizmet Anlaşması akdedildiğini, müvekkilinin sözleşmede belirtilen hizmetleri gereği gibi sunmakla edimini gerektiği gibi yerine getirdiğini, fakat davalının 26.01.2012 tarihli ihtarname ile anlaşmayı 31.01.2012 tarihi itibariyle feshettiğini bildirdiğini, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, haksız fesih sebebiyle davalının, sözleşmenin normal sona erme süresine kadar müvekkilinin mahrum kaldığı kazanç tutarını ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin sözleşmenin haksız feshi sebebiyle ortaya çıkan zarar bedeline takabül eden 24.780,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahisiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında akdedilen 26.08.2011 tarihli halkla ilişkiler hizmet anlaşmasında davalıya yüklenen yükümlülüklerin kayıt altına alındığını, davacının beklenen ve umulan performansını hiçbir zaman göstermediğini, yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, dolayısıyla da davacının herhangi bir tazminat alacağına hak kazanamayacağını, ayrıca davacının talep ettiği alacaktan yapmaktan kurtulduğu giderlerin müvekkil şirkete harcayacağı zaman ile yapacağı başka bir iş neticesinde elde edeceği kârın veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararların mahsup edilmesi gerektiği, dava dilekçesi ve tensip zaptı ekli müvekkiline çıkarılan tebligatın usulüne uygun olmadığını zira müvekkili şirket çalışanı olan Makbule Akbaş"ın şirket yetkilisi olmadığını, bu nedenle Makbule Akbaş"a yapılan tebligatın geçersiz olduğunu belirterek şirkete tebliğ tarihinin şirketin davaya muttali olduğu 20.06.2013 olarak kabul edilmesini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalıya dava dilekçesi ve tensip tutanağı 21.05.2012 tarihinde ve ön inceleme duruşmasına ilişkin tebligatın 27.07.2012 tarihinde yapıldığı, her iki tebligatı alan kişinin tebligat mazbatalarından anlaşılacağı üzere davalı işyeri daimi çalışanı olarak belirtilen Makbule Akbaş olduğu, ön inceleme duruşmasına çağrı davetiyesinin tebliğ edildiği 27.07.2012 tarihli tebligat üzerine davalı şirkete aynı zamanda 3. celse ara kararı ile ticari defter incelemesine ilişkin çıkarılan tebligatın yine davalı şirketin daimi çalışanı Makbule Akbaş"a 04.06.2013 günü tebliğ edildiği ve davalı şirket yetkilisi incelenecek ticari defterlerini inceleme günü .../...
    olan 03.07.2013 günü mahkemeye sunduğu görülmekle, davalının ticari şirketlere çıkarılan tebligatların şirket yetkilisine yapılacağı, aksine şirket çalışanına yapılması halinde geçersiz sayılacağına ilişkin savunma ve eski hale getirme talebinin yerinde olmadığı kanaati ile davalı tarafın HMK 127. madde uyarınca dava dilekçesi tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde davaya cevap vermemesi ve ön inceleme safhasında delil bildirmemesi nedeniyle delil ikame etme ve tanık dinletme talebinin reddine karar verilerek yapılan yargılamada davacı ile davalı arasında imzalanan dokuz aylık hizmet sözleşmesinin dört ayına tekabül eden ücrete karşılık olarak davacı tarafça 16.520,00 TL bedelli fatura düzenlendiği ve davalıdan tahsil edildiği, kalan beş aylık dönem için ise davalının sözleşmeyi haklı olarak feshetmesine yol açacak gereği gibi ifa etmeme olgusunun gerçekleştiğine dair herhangi bir delil sunulmadığından sözleşmenin feshinin haklı nedene dayandığının ispatlanamadığı, davacının beş aylık dönem için kazanç kaybına uğraması dolayısı ile henüz bu konuda fatura kesilmediğinden beş aylık dönem brüt karşılığı 20.650,00 TL olup bundan %18 KDV tutarı olan 3.150,00 TL"nin düşümü ile davacının davalıdan 17.500,00 TL kâr mahrumiyetinden dolayı tazminat hakkının olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 17.500,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin haksız feshi sebebi ile davacının uğradığı zararın tazmini talebine ilişkindir. Tebligat Kanunu 12 ve 13. madde hükümlerinde sözü edilen "tebliğ almaya yetkili kişilerin" davalı şirket yetkilileri olduğu anlaşılmakta, ancak tebliğ belgesinde tebliğ saatinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları durumda olduğu hususuna ilişkin bir açıklamaya yer verilmediği görülmektedir. Davalı şirket yargılamaya sonradan katılmış ve delillerini bildirmiştir. Anılan Yasa ve Yönetmelik hükümlerine uyulmadığı anlaşılmakla davalı şirkete yapılan dava dilekçesi tebliği usulsüzdür.
    Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa"nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6, 1982 Anayasası"nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK"nın 27. maddesinde ise, adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
    Dava dilekçesinin tebliği ile davalı savunma hakkını kullanma olanağını kazanır ve cevap süresi işlemeye başlar. Esasa ve usule ilişkin savunma ve delillerini, dava dilekçesinin içeriğine göre ileri sürebilmesi için dava dilekçesinin tebliği zorunludur.
    Açıklanan bu ilkeler doğrultusunda mahkemece, dava dilekçesi şirket yetkililerinden birine ya da koşulları oluştuğunda memur veya müstahdemlerinden birine Tebligat Kanunu"nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 20 ve 21. madde hükümleri uyarınca tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalı tarafın ileri sürdüğü deliller gözetilmeksizin dava görülerek, hüküm tesisi, anılan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan, doğru görülmemiştir.
    2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının ve davacı vekilinin katılma yolu ile temyizinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz ve davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi