Ceza Genel Kurulu 2016/952 E. , 2016/388 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 10.02.2014
Sayısı : 346-22
Temyiz Edenler : Katılan ve Cumhuriyet savcısı
Cinsel saldırı suçundan sanık ..."ın beraatine ilişkin, Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.07.2009 gün ve 47-109 sayılı hükmün, katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 07.11.2013 gün ve 13103-11187 sayı ile;
"Mağdurenin aşamalardaki tutarlı ve samimi anlatımları, müşteki olarak dinlenen ....ve tanık...."nın beyanları ve tüm dosya içeriğine göre, mağdurenin gayriresmî olarak müşteki .... ile yaşadığı, sanığın mağdurenin ve müşteki ...."nin akrabası olup, olay gününden öncede mağdurenin evine gidip geldiği, olay sabahı saat 07:00 sıralarında müşteki .... de evde bulunduğu esnada sanığın yine eve geldiği, müşteki ...."nin bahçe suyuna bakmak amacıyla evden ayrıldığı, sanık ile mağdurenin evde yalnız kaldıkları sırada sanığın mağdurenin kolundan kendisine doğru çekerek göğsünü tuttuğu ve mağdurenin eteğini indirmeye çalıştığı, mağdurenin sanığa bağırarak direndiği, sesi duyan tanık...."nın pencereden içeri baktığında, sanığın mağdureye sarılmış ve eteğini kaldırmış olduğunu, mağdurenin de sanığı itmeye çalıştığını gördüğü, tanığı fark etmesi üzerine eylemine son veren sanığın eyleminin basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilmeden, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 10.02.2014 gün ve 346–22 sayı ile;
"Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, bir bayanın yabancı bir erkeğin kendisine cinsel saldırıda bulunması h....nde o erkeğe karşı sadece "yapma ayıp oluyor" gibi sözler söylemeyip, tüm gücüyle hem ona mukavemet etmesi hem de çevreden yardım istemesinin gerektiği, ancak dosyamızda katılanın böyle davranmadığı, tanık....’nın beyanı ve katılanın kendi anlatımları ile sübuta erdiği, kaldı ki hayatın doğal akışı gereği bu olayın katılanın eşi tarafından öğrenilmesinden sonra sanığın doğrudan kolluğa ihbar edilmesi gerekirken, her nedense ihbar edilmeyip muhtar çağırılarak aralarında bir anlaşma metni imzalamaları ve olaydan yaklaşık 38 gün sonra katılan tarafından şikayet dilekçesi ile durumun ilk defa kolluğa bildirilmesi birlikte değerlendirildiğinde; katılanın sanığın cinsel saldırı teşkil eden eylemlerine rıza gösterdiği ve katılanın rıza gösterdiğinin eşi .... tarafından da kabul edilerek sanıkla anlaşma yoluna gidildiği kanaatine varılmış, böylelikle sanığın 18 yaşından büyük katılana onun rızası ile cinsel içerikli hareketlerde bulunduğu kanaatine varılmakla, eylemin TCK"da suç olarak düzenlenmediği anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı cinsel saldırı suçunun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle, müsnet suçtan beraatine karar vermek yönünde mahkememizde vicdani kanaat oluşmuştur" şeklindeki gerekçeyle ilk hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de katılan ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.06.2016 gün ve 160501 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı cinsel saldırı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle direnme hükmünün yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan, ilk hükümdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle direnme hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.
Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağında kuşku yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK’nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkemece, Özel Dairenin bozma kararı ile tamamen ortadan kalkan ilk hükümde direnilirken, bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, saptanan bu usulü nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmeldir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.02.2014 gün ve 346-22 sayılı direnme hükmünün, usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 25.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.