17. Hukuk Dairesi 2015/16122 E. , 2018/9047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı temyiz edilmişse de; duruşma masrafı yatırılmadığından duruşma istemi reddedilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 16.11.2013 tarihinde, davacı idaresindeki motosiklete davalı ... şirketinin trafik sigortacısı bulunduğu aracın çarptığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını ve boynunda ve omuzunda kırık, omurilik ve sinirlerinde zedelenme olduğu için %100 oranında malul kaldığını, bundan sonraki yaşamını yatalak olarak geçireceğinden daimi bakıcı ihtiyacı bulunduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile geçici işgöremezlik nedeniyle 1.000,00 TL., sürekli işgöremezlik nedeniyle 1.000,00 TL ve geçici bakım ve bakıcı gideri için 1.000,00 TL., sürekli bakım ve bakıcı gideri için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsilini istemiş, 30.10.2014 tarihli dilekçe ile 211.773,69 TL sürekli işgöremezlik ve 250.000,00 TL olarak bakıcı gideri yönünden talebini ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, sigortalının kusuru oranında sorumlu olduklarını, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, yasal faiz istenebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü ile, 211.773,69 TL maluliyet tazminatı ve 250.000,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 461.773,69 TL alacağın dava tarihinden itibaren değişen oranda avans faizi uygulanmak suretiyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-T.C. Anayasası"nın 36/1 maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" düzenlemesine; 6100 Sayılı HMK"nun 27. maddesinde "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re"sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.
Adil yargılanma hakkının kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de, davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir. 6100 sayılı HMK"nun 280/1. maddesi "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir" hükmünü amirdir. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
Somut olayda; hükme esas alınan 21.04.2014 tarihli maluliyet bilirkişi raporunun davalı ... şirketine tebliğ edilmediği görülmektedir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, davacının maluliyetine ilişkin raporun usulüne uygun şekilde tebliği ile davalının savunma hakkını kullanması ve rapora karşı varsa itirazlarını bildirmesinin sağlanması, itirazlarının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulünce yapılmış tebligat olmadan ve davalının savunma haklarını da kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Kabule göre de; çalışma hayatının sona erdiği pasif dönemde elde edeceği gelir düzeyinin yalnızca çalışan kişiler için öngörülen asgari geçim indirimi (AGİ) uygulanmaksızın
asgari geçim indirimsiz asgari ücret düzeyinde gelir sağladığının kabul edilerek buna göre hesaplanma yapılması gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan raporda pasif dönem hesabında, AGİ eklenmiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı ... şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 15/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.