MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanığın, yetkili olmadığı şirket adına çek keşide ederek resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan davada; aşamalarda değişmeyen savunmalarında suç tarihi itibariyle şirket yetkilisi olduğunu beyan etmesi ve bu beyanının şirket yetkilisi olarak görülen tanık ... tarafından doğrulanması, dosya içeriğinde yer alan 10.03.2009 tarihli şirket kararından ve 11.03.2009 tarihli hisse devir sözleşmesinden, sanığın şirket müdürü olarak atandığının ve ..."ya ait hisseleri devraldığının, 30.04.2009 tarihli fesihname ile ise sanık ile ... arasındaki hisse devir sözleşmesinin feshedildiğinin ve dolayısıyla sanığın hisse devir tarihinden, fesihname tarihine kadar fiilen şirket yetkilisi olduğunun anlaşılması karşısında; belgelerde sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmesi gerektiğine ve mağdurun önceden verdiği rıza üzerine hareket eden failde mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağına ilişen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararı da gözetilerek gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi bakımından; suça konu çekin katılana tam olarak hangi tarihte düzenlenerek verildiği ile bu tarihte sanığın şirket yetkilisi olup olmadığı hususları araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi