Ceza Genel Kurulu 2015/777 E. , 2016/386 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 25.06.2015
Sayısı : 125-151
Uyuşturucu madde ithal etme suçundan sanık ..."ün, 5237 sayılı TCK’nun 188/1, 62, 52/2-4, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 3.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, adli para cezasının taksitlendirilmesine, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin, Kilis Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.11.2014 gün ve 114-220 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 10.04.2015 gün ve 736-30900 sayı ile;
“...Sanığın, suç konusu hapların bulunduğu poşeti kendisinin atmadığına, haplarla ilgisinin olmadığına ve sınırda başkalarının da bulunduğuna ilişkin savunması karşısında; olay tespit tutanağında imzaları bulunan ve sanığı yakaladıkları anlaşılan P.Er Kemal Ulutaş ile P. Er ..."ın mümkünse sanıkla yüzleştirilerek, mümkün olmadığı takdirde sanığın önden ve yandan çektirilecek rötuşsuz fotoğrafları gösterilerek, tanık olarak dinlenmesi, kendilerinden içinde suç konusu hapların bulunduğu poşetin sanık tarafından atılıp atılmadığının sorulması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması...” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 25.06.2015 gün ve 125-151 sayı ile;
“…Yargıtay 10. Ceza Dairesi sanığın sınırda başkaları da var beyanı gözetilerek yüzleştirme yapılmasını ve buna göre hukuki durumun belirlenmesinin uygun olacağını öngörmüşse de, somut olayda piyade er olarak görev yapmakta olan askerlerin nöbet bölgelerinde gündüz vakti, sanığın sınırdan geçmeye çalışmasını görmeleri üzerine müdahale ettikleri, piyade er ..."ın hat yolundan Türkiye tarafına geçen sanığı gördüğünde, hat yolundan yaklaşık 100 metre ileride şahsı bizzat yakaladığı, hatta bu esnada sanık ile arasında arbede çıktığı ve sanığın montunun cebinden çıkarttığı poşeti piyade er ..."ın elbisesinin cebine sokmaya çalıştığı, diğer poşeti de olay yerinde bulunan çalılıkların arkasına attığı, bu olayı da bizzat piyade er ..."ın gördüğü ve sanığın kaçamadan yakalandığı, poşetlerin de bulunarak görevli makamlara teslim edildiği ve içinden uyuşturucu hap çıktığı, sanık İslahiye merkezde oturmakta olup, olayın gerçekleştiği yer ise İslahiye merkezi dışında kaçakçılık geçişlerinin olduğu Çerçili Köyü kırsalı olup, Suriye sınırıdır. Sanık aşamalardaki savunmalarında, burada karşıdan gelin getirenler olduğunu, kendisinin de merak için gittiğini, kalabalık olduğunu, kendisinin karşıdan gelenleri görebilmek için sınır teline doğru gittiğinde askerlerin kendisine "niye bekliyorsun" dediklerini, o esnada askerlerin köpeklerini kendisine saldırdığı için kaçıp ağaca tırmandığını beyan etmiştir. Söz konusu olay yerinde başka kişilerin olduğuna dair dosyada en ufak bir delil yoktur. Kaldı ki, burada yakalama yetkisi olan görevli ve nöbetçi piyade erler tarafından kesintisiz ve kısa bir takip sonucu sanık yakalanmış, uyuşturucunun bir kısmını atarken, bir kısmını da nöbetçi askerin cebine koymaya çalışmıştır. Bu nedenlerle sanık hakkındaki mahkememizin mahkûmiyet kararında direnilmesine karar verilmiştir” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.09.2015 gün ve 303111 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın uyuşturucu madde ithal etme suçundan mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmünün, eksik araştırmaya dayalı olarak verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
09.03.2014 tarihli olay tespit tutanağında; saat 12.45 sıralarında 6. Hudut Bölüğü Çerçili Hudut Karakolu sorumluluk sahasında nöbet görevini icra eden askerlerin, Ali Bozok Deresi mevkiinde Suriye’den Türkiye"ye yasa dışı yollarla geçiş yapan bir şahsı tespit ettikleri, bunun üzerine askerlerin şahsa üç kez dur ikazında bulunduğu, şahsın yapılan ikaza uymayıp Çerçili Köyü istikametine doğru kaçması üzerine askerlerin arkasından koşup yaklaşık 40-50 metre ileride şahsı yakaladığı, şahsın yakalandığında askerlere mukavemette bulunup Piyade Er ..."ın silahını almaya çalıştığı, başarısız olunca da tekrar kaçmayı denediği, kaçarken üzerindeki mavi ve beyaz hapların bulunduğu poşeti çalıların arasına attığı, bir kaç metre sonra şahsın tekrar yakalandığı, o sırada devriye görevini icra eden Piyade Uzman Onbaşı ..."in emir komutasındaki timin de olay yerine ulaştığı, hudut taşları arasında yapılan arama sonucunda şahsın atmış olduğu 100 adet mavi ve 941 adet beyaz renkli hapın ele geçirildiği bilgilerine yer verildiği,
Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından düzenlenen uzmanlık raporunda; iki ayrı poşet içerisindeki toplam 1041 adet tabletin, uyarıcı maddelerden amfetamin içerdiğinin belirtildiği,
İçerisinde uyarıcı nitelikteki hapların ele geçirildiği poşetler üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporunda; bir adet mukayeseye elverişli parmak izi tespit edilerek arşiv kaydına alındığının bildirildiği,
Sanığa ait parmak izi formunun incelenmesi sonucu düzenlenen raporda ise; sanığın parmak izinin, sahibi tespit edilemeyen olay yeri izleri veri tabanındaki herhangi bir parmak izi ile aynı olmadığının ifade edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tutanak düzenleyicisi tanık ... kollukta ve kovuşturma evresinde; olay günü ... isimli arkadaşı ile nöbet tuttukları esnada Ali Bozok Deresi mevkiinde, Suriye tarafından sınır hattına yaklaşan bir şahsı gördüklerini, Kemal ile birlikte geçişi engellemek amacıyla şahsın bulunduğu yere doğru koştuklarını, şahsın sınır hattında bulunan menfezden Türkiye tarafına geçtiğini, hat yolundan yaklaşık 100 metre ileride Kemal"in şahsı yakaladığını, yakalanan şahsın kaçmak amacıyla Kemal ile boğuşmaya başladığını, hatta Kemal"in silahını alarak namlusunu ona doğru çevirdiğini, şahsın üzerindeki montun cebinden çıkardığı poşeti Kemal’in cebine sokmaya çalıştığını ve poşetin yere düştüğünü, ayrıca diğer cebinden çıkardığı poşeti de çalıların arkasına attığını, şahsı etkisiz hale getirdikten sonra olayı telsiz ile devriyede bulunan Piyade Uzman Onbaşı ...’e bildirdiğini, o arada da Kemal"in şahsın attığı poşeti ve yere düşen poşeti bulduğunu, olay yerine gelen ...’e şahsı ve içerisinde hap bulunan poşetleri teslim ettiklerini beyan etmiş,
Sanık savcılıkta; olay tarihinde Suriye"den gelecek olan gelinleri beklemek için Çerçili Köyünde bulunduğunu, Suriye’de savaş olduğu için bekar birçok arkadaşının Suriye’deki bekar bayanlarla evlendiklerini, ailelerin Suriye sınırında buluşup kız alışverişi yaptıklarını, kendisinin evli ve üç çocuklu olduğunu, kimseyle evlenme niyeti olmadığını, sadece arkadaşlarına eşlik etmek istediğini, isimlerini hatırlamadığı birçok köylünün de orada olduklarını, gelen giden var mı diye bakmak için sınıra yaklaştığı sırada sınırda bekleyen askerlerin kendisini kovalamaya başladıklarını, askerin silah doğrulttuğunu, "silah doğrultmana gerek yok, ben giderim" demesine rağmen, askerin kendisine küfür ettiğini ve yakalayıp komutanlarının yanına götürerek "bu şahıs sınırdan esrar götürdü" dediğini, sonra da kendisini yakalayan piyade erin elinde uyuşturucu hapla geldiğini ve "bu uyuşturucu madde bundaydı" dediğini, orada bulunan asker ve komutanların kendisine vurduklarını, askerlerin kendisine iftirada bulunduklarını,
Sorguda; gelin karşılamak için Çerçili Köyü’ne gittiklerini, biraz gezmek ve hava almak için bulundukları yerin hemen yanındaki tarlada dolaştığı sırada, yanına gelen askerlerin kendisine durmasını söylediklerini, ancak üzerine köpek saldıkları için durmayıp kaçtığını, daha sonra o civarda buldukları uyuşturucu hapların kendisine ait olduğunu söyleyerek iftira ettiklerini,
Kovuşturma evresinde alınan savunmasında; olay tarihinde tanıdığı bir arkadaşının düğünü olduğunu, Suriye"den gelin geleceğini, sınırın diğer tarafından bir kalabalığın geldiğini gördüğünü, gelenleri görebilmek için sınır teline doğru bakmaya gittiğinde sınırdaki askerin "ne bekliyorsun" dediğini, "tamam gidiyorum" diyerek oradan ayrıldığı sırada askerlerin köpeklerinin üzerine saldırdığını, köpeklerden kaçmak için 40-50 metre koşup yakındaki ağaca tırmandığını, bu sırada nöbetçi askerin gelip neden kaçtığını sorduğunu, kendisini karakola götürdüklerini ve askerlerin komutana kendisinin poşet içinde uyuşturucu madde attığını söylediklerini,
Bozma sonrası alınan savunmasında ise önceki beyanlarına ek olarak; askerlerin kendisini komutanın yanına götürdüğünü, komutana kendisinin uyuşturucu madde getirdiğini söylediklerini, komutanın da "git, uyuşturucuyu getir" dediğini, duyduğu kadarıyla bu askerin parayla o tarafa uyuşturucu madde geçirdiğini, başka birini de bu sebeple vurduğunu, bu nedenlerle kendisine iftira atıldığını, o gün kendisinden başka kimsenin yakalanmadığını,
Savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 1. fıkrası suç tarihi itibarıyla; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” biçiminde olup, bu madde uyarınca bir mahkûmiyet hükmü kurulabilmesi için, her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli kanıt elde edilmiş olması gerekmektedir. Vicdani kanıt sisteminin geçerli bulunduğu ceza muhakemesi hukukumuzda hâkimin hükmünü dayandırdığı delillerin gerçekçi, akılcı, olayı tüm ayrıntısı ile yansıtıcı, ispata yararlı ve hukuka uygun olarak elde edilmiş olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
09.03.2014 tarihli olay tespit tutanağında; olay tarihinde sanığın Suriye’den Türkiye"ye yasa dışı yollarla geçiş yaptığını gören askerlerin dur ikazında bulunmasına rağmen, sanığın ikaza uymayıp kaçması üzerine takip sonucu yaklaşık 40-50 metre ileride görevlilerce yakalandığı, sanığın yakalandığında askerlere direnerek yeniden kaçmaya çalıştığı, kaçarken de üzerindeki mavi ve beyaz hapların bulunduğu poşeti çalıların arasına attığı, bir kaç metre ileride sanığın tekrar yakalandığı, sanığın yakalanmasından sonra hudut taşları arasında yapılan arama sonucu şahsın attığı mavi ve beyaz renklerdeki hapların ele geçirildiğinin belirtilmesi, tutanakta sanığın savunmasının aksine olay yerinde başka kişilerin de olduğuna ilişkin bir bilgi bulunmaması, tutanağı düzenleyen tanık ..."ın soruşturma ve kovuşturma evresinde istikrarlı olarak tutanak içeriğini doğrulayıp, sanığın kesintisiz takip üzerine yakalandığını ve ele geçirilen uyarıcı nitelikteki hapların sanık tarafından atıldığını beyan etmesi, tanık ... ile sanık arasında önceye dayanan bir husumet olduğuna ilişkin bir iddia da bulunmaması, hükme esas alınan tanık beyanının dosya içeriğiyle uyumlu ve hüküm kurmaya elverişli olması karşısında; araştırmayı gerektirecek bir husus söz konusu olmayıp, yerel mahkemece dosyadaki mevcut delillerle hüküm kurulmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme hükmündeki direnme gerekçesinin isabetli olduğuna ve hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Kilis Ağır Ceza Mahkemesinin 25.06.2015 gün ve 125-151 sayılı hükmündeki direnme gerekçelerinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Hükmün esasının incelenmesi için dosyanın, Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.