8. Hukuk Dairesi 2014/11647 E. , 2015/20164 K.- MAL AYRILIĞI REJİMİNDE EŞİN KATKI PAYI ALACAĞI İSTEYEBİLMESİ
- KATKI PAYI DAVASI
- TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 179
- TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 225
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 388
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 428
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 440
- TÜRK KANUNU MEDENİSİ (MÜLGA) (743) Madde 152
- TÜRK KANUNU MEDENİSİ (MÜLGA) (743) Madde 170
- TÜRK KANUNU MEDENİSİ (MÜLGA) (743) Madde 186
- TÜRK KANUNU MEDENİSİ (MÜLGA) (743) Madde 189
- TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 544
- TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 646
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 33
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 297
"İçtihat Metni"A.. S.. ile A.. A.. aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak ve zilyet alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Bucak 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi"nden verilen 12.09.2013 gün ve 51/431 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Ayşe vekili, evlilik birliği içinde edinilen davalı eş adına kayıtlı 496 ada 11 parsel sayılı taşınmaz nedeniyle 7.000-TL"nin katkının yapıldığı tarihten itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsiline, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen ziynet eşyalarının aynen veya değerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Aziz, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının katkı payı alacağına ilişkin davasının reddine, dava dilekçesinde belirtilen ziynat eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde dava tarihindeki değeri olan 5.502-TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve ziynet eşyası alacağı isteklerine ilişkindir.
01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM"de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulacaktır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır(TKM 189 m). Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka malvarlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire(maaş, gündelik, kar payı vs gibi) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu malvarlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay"ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen tasfiyeye konu mala, eşlerin, hem başka malvarlıkları(ziynet, miras, bağış vs gibi) kullanılarak, hem de çalışma karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının ileri sürüldüğü durumlarda; öncelikle, tasfiyeye konu malın edinildiği tarih itibarıyla başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının, dava konusu malın bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanmalıdır. Bundan sonra da, kalan miktara her bir eşin çalışmaları ile elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının kabulü ile oranları ayrı ayrı belirlenmelidir.
Buna göre, öncelikle toplu katkının satın alma tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem edinme bedeli hem de dava tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri ayrı ayrı tespit edilmelidir.
Dava konusu malvarlığına, başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının dışında kalan bölümüne eşlerin çalışmaları karşılığı elde edilen düzenli gelirlerle yapılan katkı oranının belirlenmesi bakımından ise; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olunmasına rağmen, çalışılan bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup belirlenerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı saptanmalıdır. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını göstermektedir.
Yukarıda açıklanan yöntemlerden yararlanılarak ayrı ayrı tespit edilen toplu para ve düzenli gelirlerle yapılan katkı oranları, birleştirmek suretiyle değerlendirilerek, tasfiyeye konu malvarlığının dava tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, her bir eşin katkı payı alacak miktarı bulunur.
Açıklanan değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.
Somut olaya gelince; eşler, 26.05.1993 tarihinde evlenmiş, 10.09.2001 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar mal ayrılığı(TKM 170.m) rejimi geçerlidir. Tasfiyeye konu 496 ada 11 parsel sayılı taşınmaz, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 23.09.1994 tarihinde H.. A.. ve M.. C.."den satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Davacı kadın, düğün sırasında takılan altınlar ile kendisine ait olan altınları vermek suretiyle ayrıca çalışarak dava konusu mala katkıda bulunduğunu ileri sürmüştür. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(4721 s.lı TMK 179 m).
Davacı taraf, Bucak Halk Eğitim Müdürlüğü"nde çalıştığını, sürekli elişi yaptığını, tarlada da çalıştığını, evlenme esnasında takılan altınları ve çalışması karşılığı elde ettiği gelirleriyle dava konusu arsanın alındığını iddia etmiştir. Davalı taraf 1/2 hisse yönünden bağış savunmasında bulunmuş, diger 1/2 hisse yönünden ise davacının katkısı olmadığını ifade etmiştir. Dosya arasında davacı kadının Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü"nde çalışmasına ilişkin bordrolar olmasına rağmen davalı erkeğin çalışmalarına ilişkin kayıtlar bulunmamaktadır. Mahkemece yapılacak iş, davacı tarafın evlenirken takıldığını belirttiği ziynet eşyalarından ne kadarı ile arsa alımına katkıda bulunduğunun kendisinden de sorularak saptanması, ayrıca davalı yanın kabulünde de bulunan davacı kadının ve davalının gelir getirici çalışmaları hususunda gerekli araştırmaların yapılması, gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınarak taraf iddia ve savunmaları doğrultusunda yukarıda belirtilen ilkeler de dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir şekilde davacının katkı payı miktarının belirlenmesi, varsa kalan ziynet alacağı yönünden de olumlu olumsuz hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 94,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı A.. S.."ya iadesine ve 95.00 TL peşin harcın da istek halinde temyiz eden davalı A.. A.."a iadesine, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.