18. Ceza Dairesi 2017/186 E. , 2017/812 K.
"İçtihat Metni"
Fuhuş suçundan sanık ..."nun yapılan yargılaması sonunda; aynı suçtan mahkûmiyetine dair İstanbul Anadolu 31.Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 12.03.2015 gün ve 2012/1696 Esas, 2015/136 Karar sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 07.11.2016 gün ve 2016/14293 Esas, 2016/17205 Karar sayılı ilamı ile bozma yönündeki kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.12.2016 gün ve 2015/247656 sayılı itiraz yazısı ile 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile eklenen 5271 sayılı ...nın 308. maddesinin 2 ve 3. fıkraları gereğince itiraz etmesi üzerine dosya Daireye gönderilmekle incelendi;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/12/2016 tarih ve 18-2015/247656 sayılı itiraz yazısında;
Sanığın eyleminin fuhuş suçu kapsamında kaldığı, elde edilen delillerin hukuka uygun yollarla elde edildiği bu suretle Yerel Mahkemenin kararının onanması talep edilmiştir.
Gereği görüşülüp,düşünüldü:
Dosya kapsamındaki mağdurlara fuhuş yaptırdığı iddia edilen sanıkla ilgili somut olayda yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere aykırı şekilde kolluk görevlilerinin gelen ihbar üzerine, Cumhuriyet savcısının CMK"nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın, ihbara konu cep telefonu aranarak fuhuş pazarlığı yapıldığı, iki kolluk görevlisinin müşteri olarak sanıkla suçta kullandığı araçta buluşulduğu, önceden seri numarası alınmış parayı temyize gelmeyen diğer sanık ...’e verdikten sonra polislerin kimliklerini açıkladığı, ardından kolluk görevlileri tarafından olay tespit tutanağında yazılı delillere el konulduğu, araçta bulunan sanık ve mağdurların kimlik tespitleri yapıldıktan sonra konu ile ilgili Cumhuriyet savcısına bilgi verilerek, mağdurların ifadesinin alınması, şüphelilerin gözaltına alınması, el konulan suç unsurları ile tahkikat evrakının mevcutlu olarak gönderilmesi talimatı alındığı, daha sonra Sulh Ceza Hakimliğinden, elde edilen delillerin rızaen teslim edildiğine dair tutanakta bir ibare bulunmamasına rağmen, CMK"nın 127. maddesi uyarınca el koyma kararı alındığı anlaşılmıştır.
Olay kapsamında yapılan işlemlerin arama ve el koyma niteliğinde olduğu, bu işlemlerin CMK"nın 116 vd. ile 123 ve 127. maddelerine aykırı olduğu, bu nedenle elde edilen delillerin de hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş delil niteliğinde bulunduğunun anlaşıldığı, yine mağdurların kolluk ifadelerine de yukarıda sözü edilen açıklamalar nazara alındığında, Cumhuriyet savcısının CMK"nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın yapılan işlemlerle sonucu ulaşıldığından, bu ifadelere de itibar edilemeyeceği, kaldı ki mağdurların tercüman bulundurulmadan alınan kolluk ifadelerinden sonra dosyada bilgi sahibi olarak ifadesi alınan ...’nın mahkemeye sunduğu tercümeli dilekçesinde de, yeteri kadar Türkçe bilmeden alınan ifadesini kabul etmediği, okuyup anlamadan kolluk görevlilerinin baskısıyla imzaladığını beyan etmesi karşısında, bu ifadenin de mahkumiyete esas teşkil edecek nitelikte bulunmadığı, diğer mağdur ....’nın mahkeme aşamasında ifadesine başvurulmadığı, dolayısıyla sanığın üzerine atılı fuhuş suçunu işlediğine ilişkin, hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
Bu itibarla; Dairemizin 07.11.2016 gün ve 2016/14293 Esas, 2016/17205 Karar sayılı bozma kararındaki gerekçeye göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden 6352 sayılı Yasanın 99/3 maddesiyle 5271 sayılı CMK nun 308. maddesine eklenen 3. fıkra hükmüne göre dosyanın Ceza Genel Kuruluna (GÖNDERİLMESİNE), 30.01.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.