Ceza Genel Kurulu 2016/689 E. , 2016/384 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Sulh Ceza
Günü : 19.02.2014
Sayısı : 1454-133
Temyiz Edenler : Sanık müdafii, Cumhuriyet savcısı
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan sanık ..."in TCK’nun 289/1-son, 52/2-4 ve 51/1-3. maddeleri uyarınca 2 ay hapis cezası ve 1200 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, adli para cezasının taksitlendirilmesine ve hapis cezasının ertelenmesine ilişkin, Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 30.12.2011 gün ve 1753-2412 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince, 16.09.2013 gün ve 8146-11259 sayı ile;
"1- Yedieminlik kurumu yediemine yalnızca kendisine teslim edilen hacizli malı saklama ve istenildiğinde iade etme yükümlülüğü yüklediğinden haczedilen mallara başka icra takipleri nedeniyle haciz işlemi uygulandığı yönündeki sanık savunmasının doğruluğu araştırılarak, sonucuna göre sanığa teslim edilen mahcuzların suç tarihinde mevcut olup olmadığı, teslim amacı dışında tasarrufta bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Hükme esas alınan Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2006/11904 esas sayılı dosyasının getirtilip incelenmesi, temyiz denetimine olanak verecek biçimde aslı ya da onaylı örnekleri dosya içine alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 19.02.2014 gün ve 1454-133 sayı ile;
"Ankara gibi nüfusu yoğun bir ilde çok sayıda icra dairesi bulunduğu ve dairelerin yoğun iş yükü altında olduğu, sanık ve vekilinin iddia ettiği icra dairelerinin Ankara ilinde olup olmadığının da bilinmediği gözetildiğinde, mahkememizce yapılan tüm uyarılara rağmen sunulmamış olan icra dosya numaralarının mahkememizce yazışma yoluyla araştırılmasının usul ekonomisine aykırı olduğu, sanık ve vekilinin çelişkili savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğunun açık olduğu, bu durumun dosyanın zamanaşımına uğramasına dahi yol açabileceği göz önüne alındığında, mahkememiz kararının yasaya ve usule uygun olduğu" gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.04.2016 gün ve 115470 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan eksik araştırma sonucu mahkûmiyet hükmü kurulup kurulmadığının tespitine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi gereğince öncelikle ilk hükmünde direnen yerel mahkemenin hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğu bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda önceki hükümde direnilmesine karar verilmesiyle yetinilip yeni hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre, bir hüküm bozulmuş olmakla tamamen ortadan kalkacağından, mahkemelerce direnme kararı verilirken, CMK"nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun bir hüküm kurulması zorunlu olup, aksi hâl 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanununun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı kanunun 223. maddesine göre hükmün ne olduğu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm kurulmalıdır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.01.2014 gün ve 489-12 sayılı kararı başta olmak üzere pek çok kararında aynı sonuca ulaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış ve bozulmakla tamamen ortadan kalkan önceki hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, CMK"nun 223, 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararın ne olduğu belirtilmemiş ve kararda bulunması zorunlu olan "hüküm" kısmı eksik bırakılmıştır.
Bu itibarla, sair yönleri incelenmeyen direnme hükmünün, belirtilen bu nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 19.02.2014 gün ve 1454-133 sayılı direnme kararının, usul ve kanuna uygun olarak hüküm kurulmaması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.