10. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/24100 Karar No: 2018/2417 Karar Tarihi: 22.03.2018
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/24100 Esas 2018/2417 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2015/24100 E. , 2018/2417 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmadan sonra ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı Kurum, 19.10.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalı ..."ın hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan tedavi harcamaları ve cenaze ödemesinden oluşan sosyal sigorta yardımlarının 5510 sayılı Kanun’un 21/1"inci maddeleri uyarınca davalı işverenlerden rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalıların % 100 kusurlu olduğu kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu iş kazasının bina inşaatının tünel kalıplarının kurutulması sırasında meydana geldiği, her odanın branda ile çevrilip dışına LPG tüpü ve ona bağlı oda içine bir ısıtma ocağı konularak tünel kalıplarının oda içinden ısıtılarak kurutulmaya çalışıldığı, kazadan yaklaşık yarım saat önce odalardan birinde gaz birikmesi nedeniyle patlama meydana geldiği ancak o patlamada ölen ya da yaralanan olmadığı, sonrasında sigortalının da bulunduğu odada benzer şekilde bir patlama meydana geldiği, kaza sonrasında tüp ile bağlantı noktasında dedantör veya conta bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Bir önceki bozma kararında da açıkca belirtildiği üzere, işyerindeki söz konusu çalışma usul ve yönteminin son derece ilkel ve tehlikeli olduğu açıktır. Sigortalıya herhangi bir iş güvenliği eğitimi verilmediği gibi ortamda iş güvenliği riskleri değerlendirilerek güvenli bir iş organizasyonu oluşturulup, alınacak tedbirlerin belirlenmediği; sigortalının ise meydana gelen patlama ile uygun illiyet bağlı ile bağlı herhangi bir eyleminin de tespit edilemediği, dolayısıyla kazanın meydana gelmesinde kendisine atfedilebilecek kusuru bulunmadığı açıktır. Ancak bu safhadan sonra yapılması gereken resen davalıların tam kusurlu olduğunun kabulü değil, davalılar ve sigortalı arasındaki ilişki belirlenerek her bir davalının davaya konu kazada kusur oranlarının ayrı ayrı belirlenerek sorumlu oldukları tutarların açıklanan ilkeler gözetilerek belirlenmesi amacıyla olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden uygun bir kusur raporu alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 22/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.