21. Hukuk Dairesi 2014/12288 E. , 2015/9094 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, sigorta başlangıcının 01/07/1987 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.07.1987 olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınarak; davanın kamu düzenine ilişkin olduğu da gözetilerek davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığı yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacıya ait 01.07.1987 tarihli ilk işe giriş bildirgesinin ... unvanlı 30486 sicil numaralı işyerinden 4.8.1987 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal ettirildiği, işyerinin 01.07.1987 tarihinde 506 Sayılı Yasa kapsamına alınıp anılan Yasa kapsamından 30.09.1992 tarihinde çıkarıldığı, 1987 yılı dönem bordrosuna Kurum kayıtlarında rastlanmadığı, tespite konu dönemde müfettiş raporu bulunmadığı, işe giriş bildirgesi üzerinde yapılan imza incelemesi ile bildirge üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının belirlendiği, dosyaya delil olarak sunulan bonservis belgesinde davacının ... ve oğulları işyerinde 5.3.1986 ile 10.08.1988 arasında kalfa olarak çalıştığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda , işe giriş bildirgesi üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı ve dönem bordroları bulunmadığı için bordro tanıkları dinlenemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de ,imzanın davacı eli ürünü olmaması tek başına ret sebebi sayılamayacağından davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yapılacak iş, işyerinden Kuruma intikal ettirilen dönem bordrosu bulunmadığından, SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte (1987 yılı) komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olduğunu kurumdan sorarak araştırmak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10 maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı yanın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
27.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.