2. Hukuk Dairesi 2014/20309 E. , 2015/4760 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 8. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2014
ESAS-KARAR NO : 2013/666-2014/245
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde düzenlenen fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı olarak açılmış, mahkemece ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fili ayrılık sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış olan boşanma davasının reddine karar verilmiş ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmiş ve bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir. Davacı tarafından daha önce açılıp reddedilen davanın kesinleştiği tarihten sonra, bu davanın açıldığı tarihe kadar, üç yıldan fazla bir süre geçtiği görülmektedir. Davalı da önceki kararın kesinleşmesinden sonra davacı ile bir araya gelmediklerini, ortak hayatın kurulamadığını kabul etmiştir. O halde, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği halde, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucunda yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.17.03.2015(Salı)
.../...
KARŞI OY YAZISI
Davacı vekili Türk Medeni Kanununun 166/4 maddesinde düzenlenen fiili ayrılık sebebine dayalı olarak boşanma davası açmış, davalı da boşanmayı kabul ettiğini beyan etmiştir. Davacı vekili davalı ile sulh olduklarını belirterek delil ve tanık bildirmeyeceğini ifade etmiştir.
Mahkeme taraflara delillerini bildirmeleri için, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 140/5. maddesi gereğince iki haftalık süre vermiş, taraflar verilen süre içinde hiç bir delil ve tanık bildirmemişlerdir. Bunun üzerine yerel mahkeme kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Türk Medeni Kanununun 6. maddesi; aksine hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğunu, Türk Medeni Kanununun 184/1. maddesi, hakimin boşanma ve ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bu olguları ispatlanmış sayamıyacağını, Türk Medeni Kanununun 184/3. maddeside boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların her türlü ikrarlarının hakimi bağlamıyacağını düzenlemiştir.
Dosya kapsamına göre;
Davacının iddiası ile ilgili olarak, davalının boşanmayı kendisininde istediği yönündeki beyanından başka hiç bir delil bulunmamaktadır. Davalının ikrarı hakimi bağlamadığına ve taraflarda hiç bir delil sunmadıklarına göre dava kanıtlanamamıştır.
Sonuç olarak yerel mahkeme, davalı eşin kabul etmesine rağmen, davacının mahkemeye gelip beyanda bulunmaması nedeniyle, anlaşmalı boşanmaya karar vermemiştir. Fiili ayrılık nedenine dayalı dava ile ilgili olarakta, ispat edilemediğinden davanın reddine karar vermiştir.
Yerel mahkemenin ret kararının usul ve yasaya uygun olduğu düşüncesindeyim.
Uygulama bu şekilde gelişecek ve yerleşecek olursa; davacı, eşi ile sadece boşanma konusunda anlaşarak, Tük Medeni Kanununun 166/1 ve 3. madde hükümlerini dolanarak boşanmayı temin edebilir. Bu şekildeki uygulamalar, dairenin yerleşik içtihatlarına Türk Medeni Kanununun 166/1 ve 3. maddesi hükümlerine aykırılık teşkil eder.
Yukarıda açıkladığım nedenlerle, değerli çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum. Farklı düşünüyorum.