Esas No: 2014/667
Karar No: 2016/383
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/667 Esas 2016/383 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 04.02.2014
Taksirle iki kişinin ölümüne neden olma suçundan sanık ..."un TCK"nun 85/2, 62, 63 ve 53/6. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 2 yıl 6 ay süreyle geri alınmasına ve mahsuba ilişkin, Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.09.2011 gün ve 352-545 sayılı hükmün sanık müdafii ve katılanlar ..., ..., ... ve Cemile Oka"nın vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 11.11.2013 gün ve 3474-25154 sayı ile;
“...Yerinde görülmeyen sair itirazlarının reddine, ancak;
Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nun 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK"nun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, sanığın asli kusurlu olduğunun mahkemece de kabul edildiği somut olayda, sanığın taksirinin yoğunluğu ve iki kişinin ölüp, 4"ü nitelikli 6 kişinin de yaralandığı gözetilerek, alt sınırdan daha fazla uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 04.02.2014 gün ve 418-37 sayı ile;
"Ölen kişilerin sanıkla aynı yerde çalışan kişiler oluşu ve bu nedenle arkadaş olmaları, birlikte gittikleri piknikten kendi arzu ve istekleri ile sanığın kullandığı araca binerek evlerine gitmek istemeleri, 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngören TCK’nun 85/2. maddesi uyarınca sanığın asli kusurlu oluşu da dikkate alınarak, temel cezanın 3 yıl hapis olarak belirlenmesinin somut olaya, yasal düzenlemelere, adalete ve hakkaniyete uygun olacağı kabul edilmiştir. Olayda uygulanması gereken TCK"nun 85/2. maddesi 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngörmekte olup olayın işleniş şekli, başlangıcı ve gelişimi dikkate alındığında, alt sınırdan ne miktar daha fazla uzaklaşılarak ceza tayin edilmesinin olaya uygun düşeceğinin kabulünü gerektiren bir neden gösterilmemiştir. Mahkememizce sanık ve ölenler ile şikayetçi olmayan arkadaşlarının olayın başlangıcı ve gelişimine ilişkin anlatımları da dikkate alınarak, söz konusu temel ceza 3 yıl olarak belirlenmiş olup daha fazla alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayinini haklı ve gerekli kılan bir neden görülmediği" gerekçesiyle önceki hükümde oyçokluğuyla direnmiştir.
Direnme hükmünün katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.10.2014 gün ve 100944 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasını gerektiren taksirle iki kişinin ölümüne neden olma suçundan sanık hakkında temel cezanın üç yıl olarak tayin edilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
09.08.2010 tarihinde saat 02.20 sıralarında, meskun mahalde, orta refüjle bölünmüş, 7.2 metre genişliğinde, tek yönlü, çok şeritli, zemini kuru, aydınlatması bulunan yolda, olaydan yaklaşık 50 dakika sonra 41 promil alkollü olduğu belirlenen sanığın, yönetimindeki 1995 model Kartal S tipi, beş yolcu taşıma kapasitesi bulunan otomobil ile kendisi de dahil dokuz kişi olduğu halde seyrederken olay yerine geldiğinde, direksiyon hakimiyetini kaybederek soldaki orta refüje çarpması, devamında sağa yönelip yoldan çıkarak elektrik direğine çarptıktan sonra tekrar yola doğru savrulması sonucu meydana gelen kazada, aracının bagaj kısmında yolculuk yapan Cem ve Ahmet Cemal’in öldüğü, araçta bulunan mağdurlardan ikisi kemik kırığı oluşturacak şekilde altı kişinin yaralandığı, ancak mağdurların şikayetçi olmadıkları,
Trafik kazası tespit tutanağında; sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile seyrederken Kocatepe Mezarlığı mevkine geldiğinde, beyanına göre; aracın önüne aniden bir hayvan çıkması üzerine direksiyon hakimiyetini kaybedip aracın sol ön tekerini orta refüje çarpması sonucu sol arka tekerinin koptuğu, yolun sağına doğru yaklaşık 80 metre sürüklendiği, kaldırıma çıkıp aracın sol ön kısmı ile elektrik direğine çarptığı, daha sonra savrularak yaklaşık 21 metre sonra duruşunu tamamladığı kazada, sanığın aracının hızını, hava, yol, trafik durumu ile aracın yük ve teknik özelliklerinin gerektirdiği şartlara uydurmamak kuralını ihlal ettiği kanaatine yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığınca düzenlenen raporda; sanığın sevk ve idaresindeki otomobilde gayrinizami şekilde yolcu taşımaması, hızını mahal şartlarına göre ayarlaması, yola gereken dikkatini vermesi, direksiyon hakimiyetine ve aracını kaplama dışına çıkarmamaya özen göstermesi gerektiği halde bu hususlara riayet etmediği, yüksek hızda seyredip sonrasında da hatalı şekilde doğrultu değiştirme manevrasında bulunarak olaya sebebiyet vermesinde asli kusurlu olduğu, ölenler Cem ile Ahmet Cemal"in ise sanık idaresindeki araçta gayrinizami şekilde yolculuk yapmış olmakla kendi ölümlerinde alt düzeyde tali kusurlu oldukları şeklinde görüş bildirildiği,
B sınıfı sürücü belgesine sahip olan sanığın, herhangi bir sabıkasının olmadığı, olaydan yaklaşık 50 dakika sonra 41 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, mağdurların zararının giderildiğine ilişkin bir bilgi bulunmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılanlar; olayı görmediklerini, sanıktan şikayetçi olduklarını,
Mağdur ... kollukta; aracın sağ arka koltuğunda oturduğunu, Kocatepe Mezarlığı mevkinde iken aracın önüne bir hayvan çıktığını hatırladığını, bu esnada sanığın direksiyonu kırdığını, aracın hakimiyetini kaybederek yolun sağındaki bariyerlere çarptığını, şikayetçi olmadığını,
Mahkemede ise; sanıkla aynı iş yerinde iki aydır çalıştığını, olay günü iş yerinde çalışan 15-16 kişi ile Kandilli sahiline pikniğe gittiklerini, satış danışmanları grubu olarak kişi başına iki kutu bira aldıklarını, biraların içildiğini, diğer arkadaşlarının ne içtiğini ve ne miktar içtiklerini bilmediğini, gece saat 02.00 sıralarında oradan ayrıldıklarını, arabada dokuz kişi olduklarını, ölenlerin dışında bagajda oturan başka kimse olmadığını, sanığın Hekimbaşı civarında aracın kontrolünü kaybettiğini fark ettiğini, aktif olarak araç kullanmadığı için emin olmamakla birlikte sanığın bu sırada 90-100 km hızla gittiğini, sanığın hafif eğimli olan yerde kontrolü kaybedip sol taraftaki bankete veya direğe çarptığını, çarpmanın etkisi ile kontrolü iyice kaybedip düz bir zemine çarptığını, fakat neye çarptıklarını bilmediğini, kazadan önce bir karaltı gördüğünü,
Mağdur ... kollukta; sanığın, idaresindeki araç ile Kocatepe Mezarlığı önüne geldiğinde dönmek için yavaşlamak istediğini, bu sırada aracın hakimiyetini kaybedip bir kaç yere çarptığını, aracın daha sonra durduğunu, şikayetçi olmadığını,
Mahkemede; iş yerinde çalışan 15-20 kişi ile üç araçla Kandilli sahiline gittiklerini, sanığın bir bira içtiğini hatırladığını, arabada dokuz kişi olduklarını, ölenlerin aracın bagajında olduğunu, sanığın normalden biraz hızlı olduğunu, bir ara kontrolü kaybettiğini,
Beyan etmişler,
Diğer mağdurlar da benzer şekilde anlatımlarda bulunmuşlardır.
Sanık soruşturma evresinde olay günü 18-19 kişi üç araç ile kandilli sahiline pikniğe gittiklerini, yaklaşık saat 02.00"ye kadar kaldıklarını, dönüşte diğer araçların iki kişiyi alamaması nedeniyle arkadaşlarının başka şekilde evlerine gitme imkanı olmadığı için kendi aracına aldığını, araçta dokuz kişi olduklarını, Hekimbaşı Küçüksu’dan Ümraniye’ye giderken önüne bir köpeğin çıktığını, direksiyonu sola kırdığını, arabayı toplamaya çalıştığında sola doğru kaydığını, sol ön lastiğinin refüje çıktığını, arka lastikten kopma sesi geldiğini, arabaya hakim olamadığını, yanında oturan arkadaşının elini direksiyona attığını, aracı bir kez daha vurduğunu, hızının 60 km olduğunu,
Mahkemede; Çavuşbaşı Köprüsündeki yanıp sönen sarı ışıkta yavaşlayıp geçtikten sonra, arkadaşlarından birisinin “köpek” demesi üzerine sol aynaya baktığında arabanın önünde bir karaltı gördüğünü, kurtarmak için hafifçe direksiyonu sola kırınca arabadan bir ses geldiğini, aracın sola çektiğini, yanında oturan arkadaşının direksiyona sarılarak toparlamak istediğini, refüjden inip yola girdiğinde arka sol lastiğin koptuğunu anladığını, 20-25 metre kadar toparlamak için mücadele ettiğini fakat toparlayamadığını, bir ara önünde direk gördüğünü, gerisini hatırlamadığını savunmuştur.
Taksirle öldürme suçu 5237 sayılı TCK’nun 85. maddesinin 1. fıkrasında; “Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”, 2. fıkrasında; “Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş, aynı kanunun “taksiri” düzenleyen 22. maddesinin 3. fıkrasında; “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde bilinçli taksir vardır; bu hâlde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır”, 4. fıkrasında da; “Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir” hükümlerine yer verilmiştir.
5237 sayılı TCK’nun “cezanın belirlenmesini” düzenleyen 61. maddesinin 1. fıkrası; “Hâkim, somut olayda; a) Suçun işleniş biçimini, b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları, c) Suçun işlendiği zaman ve yeri, d) Suçun konusunun önem ve değerini, e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, g) Failin güttüğü amaç ve saiki, göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler”, aynı maddenin 10. fıkrası ise, “Kanunda açıkça yazılı olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne eksiltilebilir, ne de değiştirilebilir” şeklindedir.
Buna göre; 01.06.2005 tarihinden sonra işlenmiş olan herhangi bir suç nedeniyle alt ve üst sınırlar arasında bir ceza belirlenmesi gerektiğinde, kural olarak göz önünde bulundurulması gereken ölçüt, 5237 sayılı TCK’nun 61. maddenin 1. fıkrasındaki düzenlemedir. Ancak taksirle işlenen suçlar açısından kanun koyucu, aynı kanunun 22. maddenin 4. fıkrası ile bir ölçüt daha eklemiştir. Bu durumda, taksirle işlenen suçlarda alt ve üst sınır arasında ceza belirlenirken, TCK’nun 61/1 ile 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerin birlikte göz önüne alınması gerekmektedir.
Ancak TCK’nun 61/1. maddesindeki bu ölçütler genel nitelikli olup her suça uymayabileceğinden, her suç için tüm ölçütlerin değil sadece ilgili suça uyan kısımların nazara alınması gerekir. Bu açıdan taksirli suçlarda ancak kasıtlı suçlarda uygulanması mümkün olan 61/1. maddenin (b) bendinde yer alan "suçun işlenmesinde kullanılan araçlar", (f) bendinde yer alan "failin kasta dayalı kusurunun ağırlığı" ve (g) bendinde yer alan “failin güttüğü amaç ve saik” ölçütleri uygulanamayacaktır.
Tüm bu kanuni düzenlemeler karşısında taksirli suçlarda temel cezanın belirlenmesinde öncelikle failin kusurunun değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, ancak kusurluluğun yanında "suçun işleniş biçimi", "suçun işlendiği zaman ve yer", "suç konusunun önem ve değeri" ile "meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı" ölçütlerinin de dikkate alınacağı sonucuna varılmaktadır.
Öteyandan 5237 sayılı TCK’nun “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesi uyarınca işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında “orantı” bulunması, böylelikle suç işlenmesiyle bozulan toplum düzeninde adaletin sağlanması için suç işleyen kimseye uygulanacak yaptırımın haklı ve ölçülü olması gerektiği de göz önünde bulundurulacaktır.
Bu nedenlerle taksire dayalı kusurun ağır olduğu durumlarda, alt sınırdan uzaklaşılarak, hafif olduğu durumlarda ise alt sınırdan veya alt sınıra yaklaşılarak temel ceza tayin edilmesi isabetli bir uygulama olacak ise de, bundan herhalde ağır kusurlu fail hakkında en üst hadden, hafif kusurlu fail hakkında ise alt hadden ceza tayin edilmesi gerektiği sonucu çıkarılmamalı, TCK"nun 61/1. maddesindeki olaya uyan diğer ölçütler ve "orantılılık" ilkesi bir bütün halinde değerlendirilerek haklı ve ölçülü bir ceza belirlenmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
09.08.2010 tarihinde saat 02.20 sıralarında olaydan yaklaşık 50 dakika sonra 41 promil alkollü olduğu belirlenen sanığın yönetimindeki 1995 model Kartal S tipi, beş yolcu taşıma kapasitesi bulunan otomobil ile kendisi de dahil dokuz kişi olduğu halde seyir halinde iken, olay yerine geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybedip önce soldaki orta refüje çarpıp sonra sağa yönelerek ilerde sağdan yoldan çıkıp kaldırım üzerindeki elektrik direğine de çarparak tekrar yola doğru savrulması sonucu aracının bagaj kısmında yolculuk yapan Cem ve Ahmet Cemal’in öldüğü olayda, bilinçli taksir bulunmadığından sanığın şikayetçi olmayan mağdurların yaralanmasından dolayı sorumlu tutulamayacağı ancak geceleyin alkollü bir şekilde, onbeş yıllık olan aracıyla taşıma kapasitesinin çok üzerinde yolcu ile hızını mahal şartlarına göre ayarlamadan araç kullanması suretiyle kazanın oluşumunda asli kusurlu olması ve kaza sonucu iki kişinin ölümüne sebebiyet vermesi hususları göz önüne alındığında, sanık hakkında iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasını gerektiren taksirle öldürme suçundan dolayı temel cezanın TCK"nun 22/4 ve 61/1. maddesindeki ölçütler ve "orantılılık" ilkesi bir bütün halinde değerlendirilerek alt hadden daha fazla uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, üç yıl olarak belirlenmesinde isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, dosya muhtevası ile adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bulunmayan yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.02.2014 gün ve 418-37 sayılı direnme hükmünün, asli kusurlu olarak meydana getirdiği trafik kazası sonucunda iki kişinin ölümüne sebebiyet veren sanık hakkında dosya muhtevası ile adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun şekilde asgari hadden daha fazla uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 25.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.