20. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/740 Karar No: 2017/6883 Karar Tarihi: 26.09.2017
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/740 Esas 2017/6883 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2016/740 E. , 2017/6883 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 12.09.2012 tarihli dava dilekçesi ile 616 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 15.11.1968 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığını, 1996 tarihinde ise 2/B arazisi olarak orman sınırları dışına çıkarıldığını, 3402 sayılı Kanunun ek 4. maddesi uyarınca yapılan çalışmalarda ise 1996 yılında kesinleşen orman sınır noktalarına uyulmadığından 616 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının orman sınırları içinde kaldığını belirterek, 616 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tesbitine dair kadastro müdürlüğünün kararının iptali ile 2/B haritaları nazara alınarak taşınmaz sınırının düzeltilmesini ve orman sınırı içinde kalan kısmının orman vasfı ile tescilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, yanlış husumet tevcihi nedeni ile açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.11.2013 tarih ve 2013/6316-10088 sayılı kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma ilamında, ""Mahkemece, davanın yanlış husumet tevcihi nedeni ile reddine karar verilmişse de; dava 3402 sayılı Kanunun Ek - 4. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarına itiraz niteliğinde olup, kural olarak davanın ile birlikte; dava konusu taşınmaz için düzenlenen kadastro tutanağının beyanlar hanesine kullanıcı olarak yazılan kişilere karşı açılması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece dava konusu 616 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağında kullanıcı olarak ismi yazılı olan kişiler davaya dahil edilerek davaya devam edilmesi ve davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, husumetin yanlış kişiye yöneltildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır"" denilmiştir. Mahkemece bozma kararı sonrası davanın kabulü ile dava konusu parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, 07.10.2015 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen 2983,06 m2"lik kısmın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kaldığı anlaşıldığından, orman vasfı ile adına tapuya tesciline, aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 166 M2 lik kısmın tarla vasfıyla adına tapuya tesciline bu kısım yönünden tutanağın beyanlar hanesine “6831 sayılı yasanın 2/B maddesi uyarınca hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır. Taşınmaz eylemli orman niteliğindedir” şerhinin yazılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanunun Ek - 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde; 15.11.1968 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 29.03.1996 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B uygulaması bulunmaktadır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 26/09/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.