11. Ceza Dairesi Esas No: 2019/11071 Karar No: 2021/1043 Karar Tarihi: 03.02.2021
Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/11071 Esas 2021/1043 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2019/11071 E. , 2021/1043 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 29.12.2010 tarihinden itibaren, deneme süresi içinde işlenen ikinci suçun suç tarihi olan 27.03.2012 tarihine kadar dava zamanaşımının durduğu gözetilerek yapılan incelemede; 1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında açıklandığı ve Dairemizin benzer birçok kararında vurgulandığı üzere, belgelerde sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmelidir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan failde mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura herhangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının kastı ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur. Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın müştekiye ait suça konu çeki onun bilgisi olmaksızın alıp, doldurduktan sonra piyasada kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia ve kabul edilen kamu davasında, sanığın suçlamaları kabul etmeyerek, çek sahibi müşteki ile ortak iş yaptıklarını, zaman zaman onun çeklerini bilgisi ve rızası dahilinde kullandığını beyan ettiği, müştekinin kovuşturma aşamasında beyanının alınamadığı, müşteki vekilinin ise 21.12.2010 tarihli duruşmada sanığın beyanını doğruladığının anlaşılması karşısında, sanığın savunmasının doğruluğunun tespiti ile gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi bakımından; daha öncesinde sanığın bu şekilde başka şahıslara da müşteki adına keşide edilmiş ve ödenmiş çekler bulunup bulunmadığının, sanıktan ve müştekiden ayrıntılı olarak sorulması, gerektiğinde banka kayıtlarından da araştırma yapılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken, eksik araştırma ile mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırı, 2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.