Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7405
Karar No: 2015/5835
Karar Tarihi: 14.09.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/7405 Esas 2015/5835 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/7405 E.  ,  2015/5835 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 14/03/2014
    NUMARASI : 2012/619-2014/118

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında müvekkili şirket tarafından işletilen otelde konaklama hizmeti verilmesi için kontenjan sözleşmesi imzalandığını, bu ticari ilişkiden kaynaklanan alacaklarının tahsili için başlatılan takibin davalı itirazı neticesinde durduğunu, itirazın 1.385,00 TL"lik kısmını kabul ettiklerini, ancak kalan 6.493,33 TL alacak bakımından iptalinin gerektiğini ileri sürerek, itirazın kısmen iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, öncelikle husumet itirazında bulunmuş, davacının oteli belirtilen tarihten erken kapatması nedeniyle rezervasyonlarda yapılan kaydırmalar neticesinde fark bedeller oluştuğunu ve verilen ayıplı hizmetler neticesinde reklamasyon ödemesi yapmak zorunda kaldıklarını savunarak, davanın reddini ve %20 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; ticari kayıt ve belgelerinde davacıdan hizmet aldığı ve davacıya yapılan ödemelerin de defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşıldığından davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, taraflar arasında yapılan sözleşmede sözleşmenin hangi tarihler arasında geçerli olacağı kararlaştırılmış olup, davacı tarafından bu sürelere uyulmayarak otelin erken kapatılmasından, davalı tarafından bu dönemlere istinaden müşterilerine yapılan satışlar nedeniyle müşterilerin başka otellerde konaklattırılmasından kaynaklanan fiyat farkını davacıdan talep etme hakkı bulunduğu, sözleşmenin 4. maddesinde davacının hizmet kusuru ile ilgili düzenleme yapıldığı, yazışmalar ve taraflar arasındaki uygulama nazara alındığında davalının müşterilerinin başka otelde konaklamasına ilişkin fiyat farkı ile reklamasyon nedeniyle müşterilerine ödediği bedeli davacıdan talep etme ya da davacıya olan borcundan düşme hakkı bulunduğu gerekçesiyle, itirazın kısmen iptali ile 2.845,24 TL alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve değişiklikleri ve icra giderleri ile birlikte tahsiline imkân verecek tarzda takibin devamına, alacak likit olmadığından ve hesaplamayı gerektirdiğinden tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-İİK"nın 67/2. maddesi uyarınca, borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına; alacak likit nitelikte olsun veya olmasın, bu alacak ile ilgili icra takibinin haksız ve kötüniyetli olması halinde istemi varsa, borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekir.
    YHGK"nın 17.10.2012 tarih ve 9-838 E., 715 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; genel bir kavram olarak “likid (liqiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit  bir alacaktan söz edilemez (YHGK"nın 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 E. 397 K. sayılı ilamı). Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır. (Kuru, Arslan, Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, s. 737, 740).
    Mahkemece hüküm altına alınan alacak, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak davacı tarafından düzenlenen ve davalı tarafından itiraz edilmeksizin defterlerine kaydedilen faturaya dayalı olup, davacının faturaya dayalı bu miktar alacağının varlığını HMK"nın 222. maddesi uyarınca kanıtlamış olduğu anlaşıldığından, miktarı davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir olan bu alacağın likit alacak niteliğinde olduğu kuşkusuzdur.
    Bu durumda mahkemece, itirazın haksızlığı belirlenen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    SONUÇ : Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nol"u bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi