14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/5442 Karar No: 2016/4364 Karar Tarihi: 12.04.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/5442 Esas 2016/4364 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/5442 E. , 2016/4364 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.12.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, paydaşı olduğu 6 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşının 1/3 payını satış yoluyla davalıya devrettiğini, satışa ilişkin noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, yargılama sırasında davacının 1/3 payını ...."e sattığı, davacının bu satışa rağmen iştirak halinde olan 1/3 paydaş olduğu, önalım davasını açmış olan paydaşın, dava konusu taşınmazda başka hissesi bulunsa da önalım hakkı kullandığı taşınmazdaki hissesini dava devam ederken 3.kişiye satmasının iyiniyet kuralları ve önalım hakkının amacı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine dair hüküm kurulmuştur. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı sona ereceğinden davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir. Somut olaya gelince; davacı 6 parsel sayılı taşınmazda 1/3 paya işbu davanın açılmasına muvafakatleri olan ............. ve .......... ile birlikte elbirliği malik, ayrıca 1/3 hissede de paylı malik durumdadır ve yargılama aşamasında müstakilen sahip olduğu 1/3 payını ...."e devretmiştir. Davacının yargılama aşamasında payını devretmiş olmasının iyiniyet kuralları ve önalım hakkının amacı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacının 1/3 hissesini satış yoluyla devretmesi doğmuş olan önalım hakkını ortadan kaldırmaz. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.