(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi 2019/1104 E. , 2020/156 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bakırköy 17. İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A) DAVACININ İSTEMİ :
Dava, davacının davalı Kurum tarafından 01/01/2012 tarihinde Genel Sağlık Sigortası tescil işlemi yapılarak tahakkuk ettirilen 3.741,90-TL"den borçlu olmadığının tespiti ile borçlandırıcı işlemin geriye dönük olarak iptali, 16/05/2009 tarihi itibariyle emeklilik aylığına hak kazandığının tespiti ve 16/05/2009 – 2014/06. ayları arası yaşlılık aylığının tespiti ile yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tespiti ile 16/05/2009 tarihinden sonra yapılan 17.695,00-TL prim ödemesinin faizleriyle birlikte ödenmesi talebine ilişkindir.
B) DAVALILARIN CEVABI :
Davalı ... vekili tarafından davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
C) İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI :
İlk Derece Mahkemesince, “ davanın kısmen kabulüne, davacının kurum tarafından tahakkuk ettirilen 3.741,90-TL genel sağlık sigortası prim borcundan dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacının 16.05.2009 tarihinde aylığa hak kazandığının ve 01.06.2009 tarihinden itibaren aylık bağlanması gerektiğinin tespiti ile aylıkların hak ediliş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, fazladan ödenen 12.727,61-TL isteğe bağlı sigorta priminin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, bu talep yönünden fazlaya dair istemin reddine,” karar verilmiştir.
D) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNİN KARARI :
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek;
“Davalı Kurum"un istinaf isteminin esastan reddine,” karar verilmiştir.
E) TEMYİZ TALEPLERİ :
Davacı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile davaya konu kurum işleminde müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığı, buna rağmen isteğe bağlı sigorta prim bedelinin bir kısmı yönünden davanın reddedildiği, faturalardan da anlaşılacağı üzere toplam ödenen fazla prim tutarının 17.695,00-TL olduğu, bu durumun hukuka aykırı olduğu belirtilerek kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
Davalı Kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile Kurum işleminde bir hukuka aykırılık bulunmamakta olup Kurum"un mevzuat doğrultusunda işlem yaptığı, Kurum"un dava açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiği belirtilmek suretiyle kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
F) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre, davacının tüm, davalı Kurum vekilinin ise aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 29/05/1956 doğum tarihli olan davacının 16/05/1984–27/12/2010 tarihleri arasında dava dışı ... Süt Sanayi ve Tic. Limited Şirketi"nin ortağı olduğu, 26/06/2003 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal eden Bağ-Kur"a Giriş Bildirgesine istinaden 01/04/2000 tarihinde Bağ-Kur tescil kaydının yapıldığı, 08/08/2008 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal eden dilekçesi ile tahsis talebinde bulunduğu, Kurum tarafından 17/02/2011 tarihli işlem ile bu talebinin yaşlılık aylığı koşullarından 60 yaşını doldurmamış olması nedeniyle reddolunduğu, davacının bunun üzerine 03/05/2011 tarihli dilekçesi ile tespit davası açtığı, yapılan yargılama neticesi Mahkemece kurulan “16/05/1984–27/12/2010 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine” ilişkin kararın Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 16/12/2013 tarihinde onanmak suretiyle kesinleştiği, bu döneme ait Bağ-Kur sigortalılık süresini mahkeme ilamı ile kazanmış olduğu, davacının ticareti terk kaydından sonra da Kurum"a sigortalılık prim borcu ödemeye devam etmesi nedeniyle yapmış olduğu prim borcu ödemelerine karşılık Kurum tarafından 01/01/2011–31/03/2013 ve 01/06/2013–29/05/2014 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edildiği, 01/01/2012–30/04/2014 tarihleri arasında da Kurum tarafından re"sen genel sağlık sigortalısı olarak kabul edildiği, davacının 06/03/2014 tarihli dilekçesi ile 25 yıllık sigortalılık süresi olan yaşlılık aylığı şartını sağladığı 16/05/2009 tarihi itibariyle kendisine yaşlılık aylık bağlanması talebinde bulunduğu, Kurum"un 15/04/2014 tarihli işlemi ile Genel Sağlık Sigortası prim borcu olması nedeniyle talebinin reddedildiği, daha sonra davacının 29/05/2014 tarihli tahsis talebi ile yeniden yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu ve buna göre davacıya 01/06/2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, yargılama esnasında alınan bilirkişi kök raporu ve ek raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır.
1479 sayılı Yasa"nın 35.maddesine göre, yaşlılık aylığından yararlanabilmek için sigortalının; yazılı talepte bulunması, talepte bulunduğu tarihte prim ve her türlü borçlarını ödemiş olması, yaş ve sigortalılık süresi yönünden gereken şartları yerine getirmiş olması şarttır.
Öte yandan uyuşmazlık konusu dönem yönünden davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasanın 28. maddesi 9. fıkrasının “(Değişik sekizinci fıkra:17.04.2008-5754 S.K./16.mad) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için ayrıca, yazılı talepte bulunduğu tarih itibarıyla genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve prime ilişkin her türlü borcunun olmaması zorunludur.” şeklindeki hükmü ile de yaşlılık aylığından yararlanabilmek için öncelikle sigortalının yazılı talepte bulunması şartı öngörülmüştür.
Somut olayda; 16/05/2009 tarihinde davacının Kurum kayıtlarına intikal etmiş yazılı tahsis talebini içeren herhangi bir yazılı belgenin mevcut olmadığı ortada iken Bağ-Kur hizmet tespitine ilişkin hüküm 16/12/2013 tarihinde kesinleşmiş olup bu tarih öncesi bir tarih olan ve salt davacı yönünden yaşlılık aylığı için aranan şartlardan 25 yıllık sigortalılık süresinin sona erdiği tarih olan 16/05/2009 tarihinin esas alınarak sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Hal böyle iken ilk derece Mahkemesince davacının 16/05/2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması ve ödenmeyen aylıklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bu kapsamda, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı kaldırılmasına, ilk derece Mahkemesi kararının davalı Kurum yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G) SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 16/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.