Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/25105 Esas 2018/2308 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/25105
Karar No: 2018/2308
Karar Tarihi: 20.03.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/25105 Esas 2018/2308 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/25105 E.  ,  2018/2308 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, Kurumca yapılan takipte terekenin borca batık olması nedeniyle Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti ve takibin iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava, murisi eşinin eski eşinden dolayı ölüm aylığı almasına rağmen bu durumu kuruma bildirmemesi nedeniyle oluşan Kurum zararı nedeniyle mirasçısı sıfatıyla davacı hakkında yapılan takibin iptali ve menfi tespit istemine ilişkindir.
    Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.4.2008 günlü 2008/4-332 E. - 2008/336 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesinde düzenlenen mirasın hükmen reddine ilişkin Birinci fıkrası “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmünü içermektedir. Kayıtsız, şartsız red (hakiki red) olup, bu davada uygulama dışındadır.
    İkinci fıkrada yer alan “Ölümü halinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmünü amirdir. Bu hüküm bir karinedir.
    Birçok yargı kararlarında ve ilmi görüşlerde bu red, hükmi red olarak isimlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunu, “hakiki redde” süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu “hükmi reddin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması, ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK.m.599)yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610.maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.
    Mirası hükmen reddetmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir.
    Eldeki davada da, murisinin terekesinin borca batık olduğuna dair defi yolu ile ileri sürdüğü iddiasının yukarıda yapılan açıklamalara göre gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için davacının murisinin öldüğü tarihte malvarlığı bulunup bulunmadığı ve mirasın kabulü iradesini yansıtacak olguların varlığının araştırılması ile işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, sair yönler incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.