10. Hukuk Dairesi 2018/417 E. , 2018/2306 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : . İş Mahkemesi
Dava, 22.09.1995-08.04.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa gereği zorunlu sigortalı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, 22.09.1995-08.04.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 5763 sayılı Yasadan yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum, davacı hakkında 1479 geçici 18 ve 5510 sayılı Yasanın geçici 8’inci maddeleri gereğince talebin kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davacı hakkında 1479 geçici 18 ve 5510 sayılı Yasanın geçici 8’inci maddeleri gereğince talebin kabulünün mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı avukatının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı, vergi kaydı olması nedeniyle tescil yükümlülüğünün ilgili Kamu kuruluşları olup kendisinde bulunmadığını, vergiye kayıtlı olduğu dönemde kendiliğinden sigortalı sayılması gerektiğini belirterek, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile resen dikkate alınacak diğer nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 üncü ve 25 inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, Kanunun 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 24 üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden muaf olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur.
Eldeki davada ise, 22.09.1985-07.04.2008 tarihleri arasında Bakkallar Odası kaydı ve 12.08.1995-24.05.1997, 16.06.2001-25.08.2001, 12.05.2005.31.07.2009 tarihleri arasında ise vergi kaydı olan davacının, 08.07.2008 tarihi itibari ile Kuruma 1479 sayılı Yasa kapsamında tescilinin bulunması karşısında, 04.10.2000 tarihi öncesi bakımından 1479 sayılı Yasanın geçici 18’inci maddesi hükümleri gereğince sigortalılık verilemeyeceğine dair mahkemece yapılan değerlendirme yerinde ve isabetli ise de; 04.10.2000 tarihi ile Kurumca vergi kaydına dayalı olarak sigortalılığın kabul edildiği 16.06.2001 tarihleri arasında kalan dönem bakımından, oda kaydı olan davacı hakkında, açıklanan yasal mevzuat çerçevesinde bağımsız çalışmasının varlığı araştırılarak sonucuna göre zorunlu sigortalılık durumu değerlendirilmeli ve “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Kabule göre de, davalı Kurumca 16.06.2001 tarihinden itibaren sigortalı kabul edildiği anlaşılan davacı hakkında, hükmün infazında tereddüt yaratacak şekilde 22.09.1995-08.04.2008 tarihleri arasındaki sürede 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur Sigortalısı olarak tescilinin yapılamayacağına dair karar verilmesi HMK’nın 297’nci maddesine aykırılık teşkil etmekte olup, usul ve yasaya aykırıdır.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 20.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.