
Esas No: 2015/12461
Karar No: 2016/4296
Karar Tarihi: 11.04.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/12461 Esas 2016/4296 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.11.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı taşınmazın imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekilleri temyiz etmişlerdir.
Mahkemece, temyize konu taşınmaz hakkında davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece yapılan keşif sonucu fen bilirkişisi tarafından 12.05.2014 tarihinde düzenlenen raporda dava konusu taşınmazın tescil harici bırakılan alanda olduğu belirtilmiş ancak niçin tescil harici bırakıldığı kadastro müdürlüğünden sorulmamıştır.
Dava dilekçesinde davacı vekili ve keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler taşınmazın bataklık niteliğinde olduğunu belirtmişlerdir. Bu durum karşısında taşınmazın niteliği konusunda duraksama hasıl olmuştur. Kadastroca tespit dışı bırakılan bir yerin TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddesi hükümlerine göre tapuya tesciline karar verilebilmesi için diğer kazanma koşulları yanında taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmaya elverişli yerlerden olması gerekir. Her ne kadar tespit dışı bırakma tarihinden görülmekte olan davanın açıldığı tarihe kadar kazanmaya yeterli zilyetlik süresi
geçmişse de, sayısız canlıların yaşamını sürdürdüğü bataklık ve sazlıkların ekolojik dengenin korunması amacıyla imar-ihya ve zilyetlik yoluyla edinilmesine olanak bulunmamaktadır. Ne var ki mahkemece, dava konusu taşınmazın niteliği konusunda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamış bu konu üzerinde de durulmamıştır.
Bu durumda mahkemece yeniden keşif yapılmalı, daha önce götürülmeyen jeodezi ve fotoğrametri mühendisi aracılığıyla hava fotoğrafları ile tüm harita ve belgelerin yeniden yapılacak keşifte zemine uygulanmalı, taşınmazların hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadıkları ya da hangi nitelikte bulundukları, 5516 sayılı Kanun hükümleri uyarınca işlem görüp görmediği, bataklık niteliğinde bulunup bulunmadıkları konularında uzman bilirkişilerden Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınmalıdır.
Ayrıca, pafta üzerinde dava konusu taşınmazlara komşu parseller belirlenerek bunlara ilişkin varsa kadastro öncesi tapu kayıtları ile kadastro tutanakları ve kadastro sırasında komşu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları zemine uygulanmalıdır. Daha sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.