15. Hukuk Dairesi 2019/1979 E. , 2020/144 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Davacı yüklenici vekili; müvekkili şirket ile davalı bakanlık arasında ... Merkez 1500 seyircili spor salonu inşaatının yapım işi için 29.03.1996 tarihinde sözleşme imzalandığını, 14.01.1997 tarihinde yer teslimi yapıldığını ancak 2009 yılına kadar ödenek çıkmaması nedeniyle projenin 2009 yılında aktif hale getirilerek yapım çalışmalarına başlandığını, söz konusu inşaatın yapım işi devam ederken ilk keşif bedelinin %50 artışı çerçevesinde işin bitirilememesi ve tamamlanamamasından dolayı taraflar arasında mutabakat sağlanarak 27.10.2014 tarihinde sözleşmenin tasfiyesi yoluna gidildiğini, sözleşmenin tasfiyesi doğrultusunda taraflar arasında tasfiye kabul tutanağı imzalandığını, tasfiye kabulünden sonra müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalı idare tarafından kesin hesabın çıkarılmasının beklediğini, fakat davalı tarafın kesin hesap yapılıp müvekkilinin idareye borçlu olup olmadığı tespiti yapılmaksızın müvekkiline ait kesin teminat mektuplarının nakde çevrilmesine karar vererek ilgili bankalara yazı
gönderdiğini, 05.10.2011 tarihli 550.000,00 TL, 15.03.2012 tarihli 145.000,00 TL, 31.10.2011 tarihli 32.500,00 TL, 05.05.2008 tarihli 2.660,00 TL bedelli olmak üzere toplamda 730.160,00 TL bedelli dört adet kesin teminat mektubunun nakde çevrilmesini talep ettiğini, ayrıca bunların dışında müvekkilinin davalı idare nezdindeki bulunan 113.500,00 TL bedelli nakit teminatın da yine kesin bir hesaba dayanmaksızın davalı idare tarafından kendi hesabına alacak olarak kaydedilmiş olduğunu tahmin ettiklerini, işbu 113.500,00 TL nakit teminatla ilgili fazlaya ilişkin haklarını şimdilik saklı tuttuklarını, davalının 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu"na aykırı biçimde kesin hesap çıkarmadan bu hesap doğrultusunda varsa tahsil etmesi gereken alacağı bakımından temerrüt ihtarnamesi yollamadan, nasıl ve ne şekilde hesap edildiği anlaşılamayan bir hesap ile 357.972,62 TL anapara ile 304.051,47 TL faiz olmak üzere müvekkilinin toplam 662.024,09 TL borçlu olduğunu hesapladığını ve bu miktarın üzerinde 730.160,00 TL bedelli mektubu nakde çevirmek istediğini, kaldı ki müvekkilinin davalı bakanlıktan alacağının borcundan da fazla olduğunu belirterek, müvekkiline ait toplam 730.160,00 TL bedelli kesin teminat mektuplarının nakde çevrilmesi işlemi bakımından davalıya 730.160,00 TL borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı iş sahibi vekili; menfi tespit talebinin zamanaşımına uğradığını, idarece alınan teminatların haczedilemeyeceğini ve üzerine tedbir konulamayacağını, kesin hesabın mahkeme eliyle yaptırılması isteminin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, davanın kötüniyetli açıldığını, hakedişlerde yapılan maddi hatalar sonucu oluşan fazla ödemelerin tahsili için kesin hesabı beklemeye gerek bulunmadığını, yarım kalan ve tasfiyesi yapılan işlerde tasfiye kabul işleminin kesin kabul yerine geçtiği için ayrıca başka bir kabul yapılmasına gerek olmadığını, söz konusu tasfiye kabulünün 17.09.2014 tarihinde yapıldığını, tasfiye kesin hesap çalışmalarının sürdürüldüğünü, hakedişlerdeki imalât kalemlerinden değil, matematiksel çarşaf toplamı hatasından kaynaklı ortaya çıkan bu durum için müteahhit firmaya çeşitli kereler borcun yatırılmasına ilişkin yazılar yazıldığını, sürecin uzadığını ve borcun tahsil edilemediğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, verilen kararın davalı idarece istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi"nin 14.02.2018 tarih, 2017/298 Esas, 2018/118 karar sayılı kararı ile kararın kaldırılarak yeniden karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve yeniden yapılan yargılama sonucu 27.11.2018 tarihli karar ile davanın reddine karar verilmiş verilen karanın istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi"nin 22.03.2019 tarih, 2019/142 Esas, 2019/293 karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı idare vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sürecinde; inşaat mühendisi, hesap uzmanı ve hukukçudan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 19.09.2016 tarihli birinci bilirkişi raporunda; davacı yüklenicinin, davalı idareye 358.449,70 TL borcu bulunduğu rapor edilmiş, bu rapor
hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş, verilen kararın davalı idarece istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi"nin 14.02.2018 tarih, 2017/298 Esas, 2018/118 Karar sayılı kararı ile kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapılarak karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve yeniden yapılan yargılama sırasında aynı bilirkişi heyetinden 19.09.2018 tarihli ek rapor alınmış, alınan ek raporda; davacı yüklenicinin davalı iş sahibinden alacaklı olduğu rapor edilmiş olup alınan iki bilirkişi raporu arasında büyük oranda ve açık bir şekilde çelişki bulunduğu gibi, davalı iş sahibinin alınan ek rapora teknik itirazları bulunmasına rağmen bu itirazlar karşılanmadan hükme ulaşılmış olması da doğru olmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 281/3. maddesi uyarınca raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve teknik itirazların karşılanması amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi yerine çelişkili raporla karar verilmiş olması hatalıdır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK"nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun olarak seçilecek tasfiye kesin hesabı konusunda uzman bilirkişiler kurulu heyetinden, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve ekleri ile dosya kapsamındaki deliller de değerlendirilmek suretiyle mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişli, tarafların itirazlarını da karşılar rapor alınarak, kesin hesabın sözleşmenin 33. maddesine uygun şekilde çıkarılarak sonucuna uygun karar verilmesinden ibaret olmalıdır.
Çelişkili ve denetime uygun olmayan, itirazları karşılamayan rapor esas alınarak hüküm kurulması doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi"ne, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
20.01.2020 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.