11. Hukuk Dairesi 2015/15723 E. , 2017/2940 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada verilen 23/06/2015 tarih ve 2014/1181-2015/437 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve fer"i müdahil vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 21,242 TL"nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin yatırdığı parasının kağıt üzerinde gönderildiğini, el konulduktan sonra mevduatının iade edilmediğini, banka yöneticilerinin suçundan mahkum olduklarını ileri sürerek 4.700 TL"nin 17.08.1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ve fer"i müdahil vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, yöneticisi hesapları üzerinden bankanın vasıta kılınması suretiyle dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin hükmün onanarak kesinleştiği, banka yöneticilerinin off shore hesabı açtıran kişileri dolandırdıkları, bu suretle toplanan paranın Balkaner Holding bünyesindeki şirketlere ucuz kredi olarak aktarıldığı, hesap sahiplerinin iradelerinin fesada uğratıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve feri müdahil vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davalı ...nin külli halefi olduğu bulunan davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak hesabına gönderildiği iddiasına dayalı olarak açılmış alacak istemine ilişkindir.
Görev dava şartlarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulmak zorundadır. 27.11.2013 tarihinde yayımlanarak 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 2. maddesine göre bu Kanun"un kapsamını "her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar" oluşturmakta olup, anılan Kanun"un, 3/1-k maddesinde tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmış, 3/1-l maddesinde de gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan bankacılık sözleşmeleri tüketici işlemi olarak düzenlenmiştir. Yine, aynı Kanun"un 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiş, ayrıca 83/2. maddesinde "Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez." denilmek suretiyle görev hususunda ortaya çıkması muhtemel ihtilafların önüne geçilmiştir.
Somut olayda, davacı tüketici olup, bankacılık işleminden kaynaklı alacak istemine ilişkin işbu davada, 01.07.2014 dava tarihi itibariyle, yukarıda belirtilen yasal düzenleme gereğince görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Bu durumda, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yasal düzenleme gözetilmeden işin esası hakkında karar verilmesi isabetli görülmediğinden hükmün res"en bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin ve feri müdahil vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün res"en BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ve feri müdahil vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 18/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.