11. Hukuk Dairesi 2015/15755 E. , 2017/2934 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada verilen 17/02/2015 tarih ve 2014/355-2015/129 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi daval vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı müvekkilini aradığını, hesaba kira alacağı yatırılacağının söylenerek hesap numarasının istendiğini belirttiğini, müvekkilinin kimseden kira alacağı olmadığını belirtip hesap numarasının kimseye verilmemesini istediğini, parasını almayı düşünen müvekkilinin paranın hazırlanması talimatı verdiğini, "paraya bloke koyduğunu, bir şey olmayacağını, para henüz hazır olmadığından Pazartesi günü gelmesini" söylediğini, müvekkilinin Pazartesi günü bankaya gitmek için yola çıktığında telefonla aranarak paranın biraz gecikeceğinin söylendiğini, müvekkilinin vakit geçirmek için bir kafede oyalandığını, bu esnada müvekkilinin sim kartının çalışmadığını fark ettiğini, saat 11"de bankaya giden müvekkiline paranın 10 dakika kadar önce vekaleten oğlu olan dendiğinin söylendiğini, oysa oğlunun bu süreçte sürekli müvekkilinin yanında olduğunu, sonuçta müvekkili hesabından 13.269,64 USD karşılığı 25.000 TL"nin sahte kimlik ve vekaletname ile çekildiğinin anlaşıldığını, sahte kimlikle işlem yapan noterin, sim kartını kopyalayarak dolandırıcılara yardımcı olan şirketinin ve sahte vekaletname ile işlem yapan davalı bankanın sorumlu olduğunu ileri sürerek 13.269,64 USD karşılığı 25.000 TL"nin 19.12.2011 tarihinden itibaren birikmiş döviz kuruna uygulanan en yüksek banka faiziyle birlikte tahsili ile 30.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, noterliklerin tüzel kişiliği bulunmadığından noterlik aleyhine dava açılamayacağını, vekaletname düzenlenirken müvekkilinin gereken özen ve dikkati gösterdiğini, müvekkilinin düzenlediği vekaletname ile bankada işlem yapılırken çekilen vekaletnamenin farklı olduğunu, bu vekaletnamedeki müvekkili imzasının sahte olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı banka vekili, kimliği meçhul bir kişi tarafından kira yatırılmak amacıyla davacının banka hesap numarasının istendiğini, müvekkilinin çalışanlarınca durumdan şüphenilmesi üzerine davacı hesabına bloke konulduğunu, hesaptaki paranın 19.11.2011 Pazartesi günü ödenmesi hususunda mutabakata varıldığını, davacının oğlu adına düzenlenen vekaletnamenin ibrazı üzerine davacının telefonla arandığını, görüşülen kişinin oğlunun bankada beklediğinin ifade etmesi üzerine paranın ödendiğini, noter tarafından sahte kimlik belgesi ile vekaletnamenin düzenlendiğini, asıl sorumlu olanın noter olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini, manevi tazminat istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı . vekili, sahte vekaletname ile işlem yapan davalı bankanın sorumlu olduğunu, diğer davalı noterin de kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, sim kart bloke işlemi ile hesaptan para çekilmesi arasında illiyet bağının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, manevi tazminat şartlarının oluşmadığı, davalı Noterin ve davalı sorumlu olmadığı, usulsüz işlemlerle yapılan mevduat eksiltmelerinin doğrudan doğruya bankanın zararı olduğu, banka çalışanlarının kusurlu davrandığı, bankaların mevduatı özenle korumak yükümünün bulunduğu, bu itibarla davalı bankanın davacı zararından sorumlu olduğu gerekçesiyle aleyhine açılan davanın reddine, faili meçhul dolandırıcılık çetesi üyeleri aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine, 25.000 TL"nin ödeme tarihi olan 19.12.2011 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine, davalı bankadan fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, mümeyyiz daval. vekilinin aşağıdaki (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı, dava dilekçesinde 25.000 TL alacağın, 30.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiş olup mahkemece 25.000 TL"nin 19.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline, davalı banka yönünden fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir. Bu durumda Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca Tarifenin 3. kısmına göre vekalet ücretinin davalı banka aleyhine hükmedilen 25.000 TL üzerinden belirlenmesi gerekirken 85.000 TL üzerinden belirlenmesi doğru olmamış, kararın bu bakımdan bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7 nci maddesi uyarınca kararın bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Ayrıca yürürlükte bulunan 5230 sayılı maddesi uyarınca 4603 sayılı Kanun"a tabi bankalarca yeniden yapılandırma sürecinde açılmış veya açılacak davalar için yargı harcı muafiyeti getirilmiştir. Buna göre kanun kapsamındaki bankalardan olan harçtan muafiyeti mahkemeler nezdinde açtığı veya açacağı davalara ilişkin olup, aleyhine açılmış veya açılacak davalarla ilgili değildir. Somut olayda, anılan banka davalı konumunda bulunduğundan bir başka anlatımla, aleyhine dava açılmış olduğundan açıklanan kanuni düzenleme uyarınca harçtan muaf değildir.
Harç hususu kamu düzenine ilişkin olup, kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez
Somut olayda mahkemece, davacı adli yardım talebinde bulunup harç alınmadığından bu aşamada harç alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Oysa, banka harçtan muaf olmadığına göre aleyhine hükmolunan miktar üzerinden davalı bankadan harç alınması gerekirken yazılı şekilde harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi de doğru bulunmamış, kararın bu yönden de re"sen bozulmasını gerektirmiş ise de yapılan bu yanlışlığın giderilmesi de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7. maddesi uyarınca kararın bu yönden de düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
.../...
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı banka vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının hüküm bölümünün 5 nolu bendinde yer alan "9.200,00 TL" ibaresinin hükümden çıkartılıp yerine "3.000 TL" ibaresinin yazılması suretiyle kararın bu şekilde mümeyyiz davalı yararına, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle de mahkeme kararının hüküm bölümünün 11 nolu bendinin tümüyle hükümden çıkarılıp yerine "Hükmolunan miktar üzerinden hesaplanan 1.707,75 TL karar ve ilam harcının davalı irad kaydına" ibaresinin yazılması suretiyle kararın re"sen DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.280,79 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı alınmasına, 18.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.