14. Hukuk Dairesi 2017/2136 E. , 2021/797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01/04/2013 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi istenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24/11/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, hasımlı olarak açılmış mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı ... vekili, müvekkilinin mirasbırakanı ..."in 1942 yılında Yunanistan"da bekar ve çocuksuz olarak vefat ettiğini, ölümü ile geriye mirasçı olarak kardeşleri İspiro Kapetanidis ile ... (...) ..."nu bıraktığını, İspiro Kapetanidis"in 1982 yılında Yunanistan"da bekar ve çocuksuz olarak öldüğünü ve mirasçı olarak diğer kardeşi ... (...) ..."nun kaldığını, ... (...) ..."nun 11.12.1992 tarihinde dul olarak vefatından sonra geriye mirasçı olarak oğlu ..."yu bıraktığını beyanla muris ..."in mirasçılık belgesinin verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Miras ölen bir gerçek kişinin mamelekinin hayatta bulunan gerçek ve tüzel kişilere geçişidir. Mirasçılık belgesi, mirasçıların miras bırakanla irs ilişkisini ve miras paylarını gösteren bir belgedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesine göre, başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. Mirasçılık belgesi ile tereke üzerinde tasarrufta bulunma hakkı elde edilmektedir. Yabancılar mirasçılık belgesi isteyebilir. Tapu sicil memuru, mirasçılık belgesinin geçerliliğini sorgulayamaz.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir (TMK m. 7).
Hakim çekismesiz yargıda re"sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hakim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü delillerle yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re"sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir. Hukukumuzda mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davaların kural olarak hasımsız olarak açılması ve çekişmesiz yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekmekte ise de, hukuki yarar bulunması koşulu ile bu tür davaların uyuşmazlık çıkaran kişiler hasım gösterilmek suretiyle hasımlı olarak açılması ve çekişmeli yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması da mümkün bulunmaktadır. Yabancılık unsuru bulunan davalarda son mirasçı Hazine aleyhine dava açılacağına ve Hazine"nin davada taraf olma zorunluluğuna ilişkin yasalarımızda bir hüküm bulunmamaktadır.
Tapu Kanununun 35. maddesinde de yabancı uyruklu gerçek kişilerin ancak karşılıklılık bulunması ve kanuni sınırlamalara uyulması koşuluna bağlı olarak Türkiye’de taşınmaz mal edinebilecekleri, karşılıklılığın tespitinde hukuki ve fiili durumun esas alınacağı açıklanmıştır. 18.05.2012 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Kanunun 35. maddesinde 6302 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, karşılıklılık ilkesi kaldırılarak sadece Bakanlar Kurulunca belirlenen ülke vatandaşlarının Türkiye’de taşınmaz mal ve sınırlı ayni hak edinebileceği düzenlenmiş; devamında 02.07.2018 tarihli ve 698 sayılı KHK’nin 9. maddesiyle yapılan değişiklik ile belirleme yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiştir. Kanunun açık hükmünden de anlaşılacağı üzere Tapu Kanununda belirtilen bu sınırlama yalnızca taşınmaz mallar yönünden uygulanabileceğinden yabancı uyruklu kişilerin taşınır mallar ile para veya diğer haklar yönünden mirasçı olmalarında yasal herhangi bir engel bulunmamaktadır. İşte tüm bu açıklamalar çerçevesinde Türk Medeni Kanunun 598. maddesinde yer alan mirasçılığa hak ehliyetini, yabancılar bakımından araştırırken, kanunlarda yer alan kısıtlamaları da dikkate almak gerekir. Gerek Tapu Kanunu’nun 35. maddesi gerekse 5718 sayılı Kanun’un yukarıda açıklanan hükümleri sebebiyle yabancı unsurlu veraset davalarında hak ehliyetini tespit bakımından kanuni tahditler ve mütekabiliyet (ülkeler arasında karşılıklı işlem) esaslı unsurlardandır (H.G.K. 28/12/1994 tarih 1994/2-625, 1994/905 sayılı Karar).
Somut olaya gelince; davanın yabancı uyruklu Kyriakos Agis Mazaztoglou tarafından yine yabancı uyruklu miras bırakan ..."in mirasçılık belgesinin verilmesi amacı ile açıldığı anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde son mirasçı sıfatı ile Hazine"nin bulunduğuna dair bir uyuşmazlık çıkardığından söz edilmemiştir. Bu ve yukarıda açıklanan hukuksal olgu gözetildiğinde davacının hasımlı dava açmakta hukuksal yararı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; davalı Hazine"nin taraf sıfatı bulunmadığından mahkemece davalı Hazine aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddi ile davanın hasımsız açılmış bir dava kabul edilip, buna ve toplanan delillere göre mirasçılık belgesi istemi konusunda bir karar verilmesi gerekir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, muris ..."in 1942 yılında vefat ettiği ve muris ile davacının Yunanistan vatandaşı olduğu anlaşılmaktadır. Miras bırakan yada mirasçıları yabancı ülke uyrukluğunda olduğunda ise içinde yabancılık unsuru, diğer bir anlatımla milletlerarası unsur taşıdığından, terekenin miras bırakanın ölüm günü itibariyle açıldığı tarihte taşınmazların iktisabı yönünden karşılıklılık aranacaktır. 1964 yılında çıkartılan kararname ile Yunan uyruklu kişilerin Türkiye"de bulunan taşınmazları üzerinde mülkiyete dair temliki tasarrufları durdurulmuş, anılan kararname 1988 yılında yürürlükten kaldırılmıştır. O halde 1942 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında taşınmazların miras yoluyla intikaline ilişkin olarak hukuki veya fiili karşılıklılık mevcut olup olmadığı konusunda Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla Dışişleri Bakanlığından 07.08.2013 ve 14.05.2013 tarihli gelen yazı cevaplarına göre Yunan uyruklu mirasçıların Türkiye"de miras yoluyla iktisabına ilişkin hukuki ve fiili karşılıklılık bulunduğu anlaşıldığından gayrimenkuller yönünden de mirasçılık belgesi verilmesi gerekirken yasal dayanağı olmadığı halde Hazineye pay verilmiş olması doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 10.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.