Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/130
Karar No: 2016/376

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/130 Esas 2016/376 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/130 E.  ,  2016/376 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Günü : 29.11.2011
    Sayısı : 284-460

    Kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanık ..."in 5237 sayılı TCK"nun 82/1-d-son, 35/2, 29/1, 31/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.11.2011 gün ve 284-460 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.12.2013 gün ve 1459-7479 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 22.01.2014 gün ve 11729 sayı ile;
    "Olay günü sanık ..."in, babası tanık Mehmet"ten para istediği, babasının para vermemesi üzerine babasıyla tartışmaya başladığı, ağabeyi olan mağdur ..."un araya girip "terbiyesizlik etme" demesi nedeniyle sanık ile mağdurun tartıştıkları, sanığın kavga ortamında elindeki meyve bıçağını rastgele sallaması üzerine mağduru tek bıçak darbesi ile batın bölgesinden diafragmada kesi ile hayati tehlike geçirecek şekilde yaraladığı olayda; sanığın ani gelişen hareketli kavga ortamında hedef seçme imkanının bulunmaması, darbenin bir adet olması, sanığın engel bir sebep olmaksızın eylemine kendiliğinden son vermesi ve olaydaki diğer hususlar dikkate alındığında, sanığın ortaya çıkan kastının yaralama suçuna yönelik olduğu gözetilmeden, kasten öldürme suçuna teşebbüsten cezalandırılmasının yasaya aykırı olduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılması ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 12.02.2014 gün ve 698-758 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüs mü yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    23.04.2010 tarihinde saat 16.00 sıralarında sanık ... ile ağabeyi olan mağdur ... arasında çıkan tartışma sonucu sanığın, mağduru bıçakla yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaraladığı,
    Gaziantep Adli Tıp Şube Müdürlüğünce mağdur hakkında düzenlenen raporda; Cengiz Gökçek Devlet Hastanesince düzenlenmiş olan epikriz raporu ve tedavi evraklarında, batın sol üst kadranda muhtemel kesici delici alet yaralanmasına ait yaklaşık 3 cm uzunluğunda batına nafiz yaralanma olduğu, gözlemde batın içinde yaklaşık 400 cc kan ve diafragmada 5 cm uzunluğunda laserasyon saptandığı, başka bir patoloji belirlenmediği bilgilerinin kayıtlı olduğu, bu bilgilere göre diafragma hasarına neden olan batın ve göğüs boşluğuna nafiz bir adet kesici delici alet yaralanmasının, kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum oluşturduğu tespitlerine yer verildiği,
    Sanık hakkında düzenlenen adli muayene raporunda; darp ve cebir izi bulunmadığının ifade edildiği,
    Suçta kullanılan bıçakla ilgili ekspertiz raporu düzenlenmediği, ancak kolluk görevlilerince düzenlenen olay tutanağında, yaklaşık 10 cm uzunluğunda bir meyve bıçağı olduğunun belirtildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdur ...; kardeşi olan sanığın, babasından para istediğini, babasının “yok” demesi nedeniyle aralarında tartıştıklarını duyunca sanığa “niye terbiyesizlik yapıyorsun” diye seslendiğini, bunun üzerine sanığın kendisiyle tartışmaya başladığını, karşılıklı birbirlerine vurduklarını, bu sırada sanığın cebinden çıkardığı meyve bıçağıyla kendisini karnının sol tarafından yaralayıp kaçtığını, sanığın kendisini öldürmesini gerektirecek bir neden bulunmadığını, şikâyetçi olmadığını belirtmiş,
    Tanık ...; olay günü oğlu olan sanığın, kendisinden para istemeye geleceği sırada diğer oğlu mağdur ile ayrı bir odada tartıştıklarını, oğullarının bulunduğu odaya gittiğinde mağdurun karnını tuttuğunu ve karnından kan geldiğini gördüğünü, olayın nasıl olduğunu görmediğini, sanığın mağduru öldürmesini gerektirecek bir neden bulunmadığını anlatmış,
    Sanık ... savcılıkta; teyzesinin evinde misafir olarak bulundukları sırada babasından bir miktar para istediğini, babasının para vermemesi üzerine tartıştıklarını, daha sonra ağabeyi olan mağdur ..."un araya girdiğini, bu sefer onunla tartışmaya başladıklarını, mağdurun üzerine gelmesi nedeniyle meyve bıçağını kendisini korumak ve mağduru korkutmak amaçlı salladığını, ancak bıçağın mağdura değerek yaralanmasına sebebiyet verdiğini,
    Kovuşturma evresinde; babasından para istemesi üzerine mağdurun kendisinin cüzdanına baktığını, tartıştıklarını, sinirlendiğini, mağdurun kendisini dövmesi üzerine savunma amacıyla elindeki meyve bıçağını bir kez savurduğunu, öldürme kastının bulunmadığını savunmuştur.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Suça teşebbüs" başlıklı 35. maddesinde; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmü yer almaktadır.
    Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kast olunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.
    Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna "subjektif unsur" denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir. (İçel Suç Teorisi, Kayıhan İçel, Füsun Sokullu-Akıncı, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih S. Mahmutoğlu, Yener Ünver 2. Kitap, 2. Baskı, İstanbul, 2000, s.315.)
    Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 765 sayılı TCK"nun yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olup, kabul edilen ilkeler açısından 5237 sayılı TCK"nun teşebbüse ilişkin 35. maddesi yönüyle de varlığını devam ettiren 04.06.1990 gün ve 101-156 sayılı kararında da; “Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasttır” şeklinde açıklanmıştır.
    Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, sanığın kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun çözülmesi gerekmektedir.
    5237 sayılı TCK’nun 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
    İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.07.2003 gün ve 196-212, 30.09.2003 gün ve 226-229, 08.07.2008 gün ve 88-184, 31.03.2009 gün ve 248-82 ile 18.02.2014 gün 325-73 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
    Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanığın babasından para istemesi ve babasının da vermemesi nedeniyle tartıştıkları esnada, mağdurun sanığı “niye terbiyesizlik yapıyorsun” diyerek uyarması üzerine aralarında kavga çıktığı, karşılıklı darp sırasında sanığın meyve bıçağı ile mağdurun batın sol üst kısmına bir kez vurarak diafragma hasarına neden olacak şekilde yaraladığı ve bu yaralanma nedeniyle mağdurun hayati tehlike geçirdiği anlaşılan olayda; mağdurla arasında husumet bulunmayan sanığın, ani gelişen hareketli kavga ortamında mağdurun hayati bölgesine bilerek ve isteyerek vurduğuna ilişkin kesin bir belirlemenin yapılamayışı, sanığın tek darbeyle yetinmesi ve engel bir neden bulunmamasına karşın kendiliğinden fiiline son vermesi hususları birlikte göz önüne alındığında, eyleminin kasten yaralama olarak kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün, sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.12.2013 gün ve 1459-7479 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2011 gün ve 284-460 sayılı hükmünün, sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi