Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/882
Karar No: 2021/1901
Karar Tarihi: 31.03.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/882 Esas 2021/1901 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2020/882 E.  ,  2021/1901 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS

    Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece temliğin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakan ...’nun paydaşı olduğu 160(yeni 3264) ve 122 ada 14 parsel sayılı taşınmazları kız çocuklarından mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak davalı oğullarına devrettiğini ileri sürerek, davalılar adına kayıtlı taşınmazların miras payı oranında iptali ile adlarına tescile, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişler, 3264 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında dava dışı 3. kişiye devri ile HMK 125. madde gereğince bedel isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, mirasbırakanın geliri olmadığını, taşınmaz satmaya ihtiyacı bulunduğunu, uzun yıllar yurt dışında çalıştıklarını, alım güçleri olduğunu, diğer paydaşlardan da pay satın alındığını, mal kaçırma amacı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    İlk Derece Mahkemesince, temliğin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalılar vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan 1938 doğumlu ...’nun 30.10.2014 tarihinde ölümü ile geriye eşi ..., çocukları davacılar ..., ... ve ... ile davalılar ... ve ...’un mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 160 parsel sayılı 8.988m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın 784/78400 payının mirasbırakan adına kayıtlı iken 30.06.1997 tarihli akitle 10.000.000ETL bedelle davalı ...’a devredildiği, aynı akitte dava dışı 362 ve 363 parsel sayılı taşınmazlardaki payların da davalılara satış suretiyle temlik edildiği, 160 parsel sayılı taşınmazdan 10.01.2012 tarihli ifraz ile 31 adet (901 ada 3241-3271 parseller) taşınmazın oluştuğu, dava konusu 901 ada 3264 parsel sayılı 500m2 miktarlı arsanın ½ payı davalı ... adına kayıtlı iken 18.07.2017 tarihli satış akit ile dava dışı ...’a temlik edildiği, dava konusu 122 ada 14 parsel sayılı 13.318,28m2 miktarlı zeytinlik nitelikli taşınmazın ise 2/10 payının mirasbırakan tarafından 15.10.2007 tarihinde 1.750TL bedelle davalı ...’a devredildiği, davalının dava dışı ...’dan da 2/100 payı 17.10.2007 tarihinde satın aldığı, taşınmazın yenileme ile 3733 ada 11 parsel olduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yanda, 4721 sayılı TMK’nin 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." ve 6100 sayılı HMK’nin 190/1. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." düzenlemelerine yer verilmiştir.
    Eldeki dava, HMK"nun 25. maddesi gereğince taraflarca getirilme ilkesine tabi olup, davanın niteliği gereği ispat yükü de davacı tarafa aittir.
    Somut olayda, mirasbırakanın paydaşı olduğu beş adet daha taşınmazı bulunduğu, anılan bu husus tek başına murisin iradesinin tespitinde yeterli değilse de önemli ölçütlerden biri olduğu gibi dinlenen davacı tanıklarının mirasbırakanın taşınmaz satmasını gerektirecek borcu veya hastalığı bulunmadığı dışında işlemlerin muvazaalı olduğuna yönelik herhangi bir beyanda bulunmadıkları, aksine davacılarla arasında husumet bulunmadığı, alkol aldığından sıkıntıları bulunduğunu beyan ettikleri, davalı tanıklarının ise, davalıların alım gücünün bulunduğunu, mirasbırakanın alışkanlıkları nedeniyle sürekli paraya ihtiyacı olduğu ve taşınmazları satılığa çıkardığını, davalıların almaması halinde başka kişilere satacağını bildirdiğini, hatta davalı tanığı ...’in satış bedelinin yurt dışından dönerken kendisi ile gönderdiği beyanları karşısında, davalı tanıklarının somut bilgiye dayanan beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği, yukarıda belirtildiği üzere ispat yükünün davacılara ait olduğu, ancak dosya kapsamındaki deliller ile davacıların temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ispat edemediği anlaşılmıştır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalıların değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi