11. Hukuk Dairesi 2015/15797 E. , 2017/2896 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16.09.2015 tarih ve 2014/1030-2015/695 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin şirketin ortağı aynı zamanda müdürü olduğunu, şirkete giriş yapamadığını, şirketin işleyişi ve evrakları ile ilgili herhangi bir bilgi alamadığını, bir çok önemli karar dahi bilgisi ve onayı dışında alındığını, davacı ile davalı şirket ortakları arasındaki ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiğini, diğer ortaklar tarafından karalama kampanyası sonucunda çalışanlar ile müvekkili arasında da bir husumet yaratılmaya çalışıldığını, kendisinin yokluğunda ve bilgisi dışında yapılan ortaklar kurulu kararları ve diğer işlemler nedeniyle zarara uğramasını büyük bir ihtimal olduğunu, bu durumun şirketin haklı nedenlerle feshine sebep oluşturduğunu iddia ederek ... San. ve Tic. Ltd. Şirketi"nin sona erdirilmesine, 6102 sayılı Kanun kapsamında tasfiyesine ve şirkete kayyum atanmasına, talebin kabul olmaması halinde müvekkiline pay bedelinin gerçek değerinin ödenmesi ile müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının şirket işleyişi ve karar mekanizması dışında bırakılmadığını, şirket ile kararların birlikte alındığını ancak davacının şirket işleri ile ilgilenmediğini sorumluluklarından kaçmak için 2012 mart ayında beri şirkete uğramadığını, davacının amacının kendi adını yeni bir dökümhane kurmak olup şirketten çıkmak ve şirketi de çalışamaz hale getirmek istediğini, şirkete zarar verebilmek için çalışanlara hakaret ve küfürler ettiğini, bu nedenle bir çok çalışanın işi bırakmak istediğini, davacının bir süre önce usta başı ile kavga ederek bir gün sonrada 3 oğlu ile iş yerini basıp usta başını dövmeye kalkarak hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, davacının bu davranışlarının iyi niyetle bağdaşacak bir yönünün bulunmadığını, şirketin halen faal bulunduğunu, şirket organlarının mevcut olduğu sona ermesi sebepleri bulunmadığını savunarak davacı ortağı payının gerçek bedelinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava şirketin haklı nedenlerle feshine ve tasfiyesine karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, davacı tarafça haklı sebeplerle şirketin feshi talep edilmiş ise de 6102 sayılı TTK"nın 636. maddesinde "haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir"" hükmü yer aldığı, somut olayda davacı ortak ile davalı ortaklar arasındaki güven ve itimadın zedelenmiş olması haklı neden olarak kabul edilebileceği, davalı şirketin faal olması, işçi çalıştırılması, diğer davalı ortaklar arasında ortak çalışma iradesinin devam etmesi karşısında şirketin feshi yerine davacının gerçek pay bedelinin ödenerek davalı şirketten çıkarılmasının daha uygun olacağı, pay bedelinin gerçek değerinini tespiti bakımından mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunda %33 hisse payının gerçek değerinin 223.194,58 TL olarak tespit edildiği ayrıca davanın şirket tüzel kişiliğine karşı açılması gerektiği, diğer ortaklar ... ve ..."ya husumet düşmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı ..."ın ... San. ve Tic. Ltd. Şirket ortaklığından çıkartılmasına, 223.194,58 TL ortaklık payının karar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer ortaklar ... ve Cahit Sarıca yönünden davanın pasif husumetten reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 03.08.2015 tarihli raporda şirketin aktifinin rayiç değerlerinin tesbiti yapılarak çıkma payının hesaplanmış olmasına, işbu davada hükmedilenin devir bedeli olmayıp ayrılma akçesi olmasına, ayrılma akçesinin payını devretmeden ortaklığı terk eden yani çıkan veya çıkarılan ortağa ödenecek olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 15.05.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY
Ortağın çıkarılması hususunda mahkemenin vermiş olduğu karar yenilik doğurucu niteliktedir. Mahkemenin vermiş olduğu kararın kesinleşmesiyle ileriye etkili olarak herkese karşı hüküm ve sonuç doğar. Bu açıdan ortak ayrılma payını henüz almamış olsa dahi, çıkarma kararının kesinleşmesiyle ortaklıkla arasındaki ortaklık ilişkisi ortadan kalkmış olur (Yargıtay 11. HD, 07.11.2006 T, E. 2005/8143, 2006/11357 sayılı kararında, ayrılmayı, ayrılma payının ödenmiş olmasına bağlanmıştır). Ayrıca ortağın çıkma, çıkarılma sonucu şirketten ayrılmasıyla paylar, TTK. m. 642"de belirtilen şartlar gerçekleşinceye kadar sahipsiz kalır.
TTK m. 636/III haklı sebeplerin varlığı halinde, mahkeme davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve şirketten çıkarılmasına karar verilebileceğini düzenlemiştir. Bu düzenlenme çıkarılmanın bir müeyide olmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle, burada TTK m. 640, 641, 642"den farklı bir çıkarılma düzenlendiğini kabul etme olanağı yoktur. Hakim bu maddelerdeki çıkarılmaya ilişkin hükümleri değerlendirilerek karar vermek zorundadır.
TTK. m. 612/2 şirketten çıkma veya çıkarma dolayısıyla, şirketin ancak kendi esas sermaye paylarının, %20"sini ihtisap edebileceğini hüküm altına almıştır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğine; oluşturulan ve onanan mahkeme kararında, davacının ortaklık payına isabet eden 223.194,58 TL"nin davalı şirketten alınmasına karar verildiği görülmektedir. Bunun anlamı payın şirket tarafından iktisabıdır. Ancak bu sonuca varılırken TTK m. 612/2 değerlendirilmediği gibi ayrışma akçesinin ödenme koşulları bakımından da TTK m. 642 değerlendirilmemiştir. Bunun yanında davacının ortaklık payına isabet miktarda karar tarihine en yakın tarihe göre hesaplanmamıştır. Tüm bu nedenlerle usül ve yasaya aykırı kararın bozulması görüşünde olmam nedeniyle çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.