3. Hukuk Dairesi 2020/3002 E. , 2021/646 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KAYSERİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; maliki olduğu tırın, 01/02/2015 tarihinde çalışanı olan sürücünün sevk ve idaresindeyken davalı idareye ait yön levhalarından birisinin üzerine düşmesi nedeniyle hasar gördüğünü, araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, mahkeme kanalıyla yaptırdığı tespit sonucunda alınan bilirkişi raporuyla tamir bedeli, araç değer kaybı, mevcut nakliye işinin tamamlanamaması nedeniyle uğradığı kazanç kaybı ve aracın tamir için nakliye edilmesi nedeniyle ödenilen bedel olmak üzere zararının toplam 92.211,86 TL olarak tespit edildiğini, ayrıca taşımacılık sektöründe faaliyet göstermesi nedeniyle aracı tamir süresi olan 57 gün boyunca çalıştıramadığından kazanç kaybına uğradığı gibi çalıştıramadığı sürücü nedeniyle de gider yapmak zorunda kaldığını, davalı idarenin tespit sonrasında alınan bilirkişi raporuna itiraz etmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, tamir bedeli, araç değer kaybı, nakliye işinin tamamlanamaması nedeniyle oluşan kazanç kaybı, aracın nakliyesi için ödenilen bedel, tespit giderleri ve aracın tamir süresince çalıştırılmaması nedeniyle uğranılan kazanç kaybı için şimdilik 250’er TL olmak üzere toplam 1.500 TL’nin olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 17/07/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat talebini 111.581,54 TL’ye artırmıştır.
Davalı; davanın idarı yargıda açılması gerektiğini, tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporunu kabul etmediğini, aracın sadece kaportasında ve camında hasar olduğunu, kazanın oluşumunda kusurunun olmadığını, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davalının, 05/07/2017 tarihli bilirkişi raporu ile belirlenen zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 111.581,54 TL’nin 01/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu gerekçesi ile başvurunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- HMK"nın 266 ncı maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konuda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur.
Aynı kanunun 281 inci maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Somut olayda; ilk derece mahkemesince, makine mühendisi bilirkişiden alınan 22/09/2016 tarihli kök ve 09/03/2017 tarihli ek raporlarda; yedek parça ve işçilik dahil tamir gideri 69.254,46 TL, değer kaybı 15.000 TL, nakliye gideri 2.478 TL, aracın 10 günde tamir edilecek olması nedeniyle çalıştırılamamasından doğan kazanç kaybı 4.000 TL olmak üzere toplam zarar 90.732.46 TL olarak hesaplanmış, işbu raporlara taraflarca itiraz edilmesi üzerine yine makine mühendisi olan farklı bir bilirkişiden alınan 05/07/2017 tarihli raporda; tamir gideri, değer kaybı ve nakliye gideri kalemleri yönünden önceki bilirkişi tarafından belirlenen tutarlar aynen kabul edilmiş, ancak aracın kaza nedeniyle yükünü götürememesi nedeniyle uğranılan kazanç kaybının 5.479,40 TL, aracın 32 günde onarılabilecek olması nedeniyle çalıştırılamamasından doğan kazanç kaybının ise 19.369,18 TL olduğu belirtilerek toplam zarar 111.581,54 TL olarak hesaplanmıştır.
Davalı idare; ikinci bilirkişi raporunda, aracın tamir süresi olan 32 gün çalıştırılamayacağı gerekçesiyle kazanç kaybı hesaplandığını ancak aynı süre içerisinde aracın yükünü götüreceği zaman dilimi ve bu işten elde edeceği kazanç nedeniyle uğradığı zararında yer aldığını, ancak bilirkişi tarafından bu kaybın ayrı bir zarar kalemi olarak hesaplanmış olması nedeniyle raporun kendi içerisinde çelişkili olduğunu savunarak, yeniden rapor aldırılmasını istemiştir. Bundan ayrı, alınan bilirkişi raporları arasında, aracın tamir süresi ve bu dönemde davacının uğrayacağı kazanç kaybı tutarı arasında çelişki bulunduğu da açıktır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince; önceki bilirkişiler dışında, konunun uzmanlarından oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulundan, gerek iki rapor arasındaki çelişkileri gideren gerekse davalı tarafın itirazlarını karşılayan bir rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davalı tarafın itirazları karşılanmadan, birbiriyle çelişen bilirkişi raporlarından ikincisine itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir .
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 01/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.