7. Hukuk Dairesi 2016/745 E. , 2016/3694 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı vekili, davacının 2001 yılındaki daimi kadroya geçirilmesi sırasında geçici işçi statüsündeki çalışmalarının sayılmaması nedeni ile yapılan intibakının yanlış olduğunun tespiti ile eklenecek kıdem, kademe ve derece katsayı ve her türlü sosyal-mali haklarının intibakına yansıtılarak belirlenecek yıllık izin ücreti, yevmiye ücret fark, akdi ilave tediye fark,yasal ilave tediye fark ve yıpranma prim fark alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında yıllık izin alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusu uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
Yıllık izin ücreti iş sözleşmesinin feshi ile muaccel olup, bu alacak yönünden muaccel olduğu tarihte yürürlükte bulunan kanuna göre zamanaşımı hesaplaması yapılır.
Sözleşmeden doğan alacaklarda, zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihten başlar. (BK. m. 128). Borçlar Kanununun 101 inci maddesi uyarınca, borcun muaccel olması, ifa zamanının gelmiş olmasını ifade eder. Borcun ifası henüz istenemiyorsa muaccel bir borçtan da söz edilemez.
818 sayılı Borçlar Kanununun 128 inci maddesinde zamanaşımının nasıl hesaplanacağı belirtilmiştir. Bu maddenin birinci fıkrası, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu anda başlayacağı kuralını getirmiştir. Aynı yönde düzenleme 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 151 inci maddesinde yer almaktadır.
Somut olayda davacı iş akdine emeklilik nedeniyle 14.07.2008 tarihinde son vermiştir. Fesih tarihi itibariyle 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 151. maddesi uygulanamayacağından, 4857 sayılı Yasa"nın 32/8 maddesi doğrultusunda iş akdinin son bulduğu tarihten itibaren 5 yıl geçmekle yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımına uğradığının kabulü gerekmektedir. Dava 25.09.2013 tarihinde açılmış olup, açıklanan nedenle dava tarihi itibariyle yıllık izin ücreti alacağı zamanaşımına uğramıştır. Davalı tarafın da süresinde zamanaşımı savunmasında bulunduğu dikkate alındığında, yıllık izin alacağına ilişkin talebin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
3-Yıpranma prim farkı alacağı yönünde bilirkişi raporunda davacının fiilen çalışmadığı günlerin dışlanıp dışlanmadığı netleştirilmeden hüküm kurulması bozma nedenidir.
4-Yasal ilave tediye alacağının hüküm yerinde akdi ikramiye alacağı olarak belirtilmesi ve dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından davalı önceden temerrüde düşürülmediğinden bu alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz yerine Bakanlar Kurulu’nca belirlenen tarihlerden itibaren yasal faiz yürütülmesi hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.