21. Hukuk Dairesi 2014/8855 E. , 2015/8650 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 23.06.1985 tarihinden itibaren geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 23/06/1985 tarihinden itibaren davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Öte yandan uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun"un 3/II-A maddesinde yer alan “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, bir işveren emrinde çalışan ve Türk uyruklu olmayan kimselerden Kurum"dan yazılı istekte bulunanlar hakkında ve istek tarihinden sonraki ay başından başlanarak uygulanır” hükmü, 29/07/2003 tarihinde 4858 sayılı Kanun"un 57. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 01/01/2006 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı ... Ard Alman Televizyonu Br Türkiye İrtibat Bürosu ünvanlı işyerince düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına intikal etmediği, davacının 4/a sigortalılık kaydının bulunmadığı, davalı işyerinin bir Alman kamu kurumu olup ilgili işyerinin kuruluş ve ödevleri hakkındaki Kanun"un dosyaya ibraz olunduğu, davalı işyerinin 1022628 sicil no ile Kurum"da tescil kaydının bulunup dosyada işyeri sicil dosyasının yer almadığı, davalı işyeri ile davacı arasında Haziran 1985 döneminden itibaren geçerli olmak üzere İstanbul stüdyosunun yapımları için, muhabir asistan, araştırmacı, danışman olarak görev yapacağının belirtildiği hizmet sözleşmesinin akdolunduğu, sözleşmenin tanzim yerinin İstanbul olduğu, 1985 senesinde imzalan iş sözleşmesinin 1995 yılından itibaren de aynı şartlar altında geçerli olduğunu tasdik eden 1994-Aralık ayına ait, İstanbul"da düzenlenmiş olan belgenin yer aldığı, davacının 01/04/2000 tarihinden itibaren devam eden Alman Basın Emekli Sandığı üyelik kaydının bulunduğuna dair belgenin yer aldığı, 2010 yılına ait davalı işyerince davacı adına düzenlenen ücret ödeme belgelerinin dosyaya sunulduğu, davacıya ait basın kartı talebi ile ilgili belgelerin dosyaya sunulduğu, yine 04/09/2000 tarihinden itibaren davalı işyerince davacı hesabına yatırılan ödemelerin görülebildiği davacıya ait banka hesap ekstresinin sunulduğu, davalı işverenlikçe düzenlenmiş ek işçi bildirim listesinde davacıya ilişkin kayıt bulunmakla birlikte bildirimin Kurum"a intikal edip etmediğinin de belge üzerinden anlaşılamadığı, alınan 29/06/2011 tarihli bilirkişi raporu ile 06/05/2013 tarihli bilirkişi heyet raporlarının dosyaya sunulduğu, yargılama esnasında davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; 506 sayılı Yasa"nın 3/II-A maddesinin 29/07/2003 tarihinde 4958 sayılı Yasa"nın 57. maddesi ile yürürlükten kaldırılmadan önceki haline göre yabancıların yazılı istekleri halinde, yazılı isteğinin olmaması halinde ise çalışan adına kesilmiş prim ödemesi ya da Kurum"a yapılmış herhangi bir bildirim var ise sigortalı sayılabileceği hususunun ve ilgili maddenin 29/07/2003 tarihinde yürürlükten kaldırılmasından sonrasında ise herhangi bir yazılı istek koşulu aranmadığından sigortalının fiili çalışmasını ispatlaması halinde sigortalılığına hükmedilebileceğinin göz önünde bulundurulmaksızın Mahkemece hatalı değerlendirme ile sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan davacının Almanya"da Emeklilik Sandığı üyelik kaydının olduğu görülmekle davacının yurt dışı Almanya"da mecburi sigortalılığının bulunup bulunmadığı hususunun araştırılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması da hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, öncelikle davacıya ait yurt dışı Almanya"da ihtilaf konusu dönem içerinde mecburi sigortalılığının bulunup bulunmadığını araştırmak, Türk Vatandaşı olmayan davacının yukarıdaki mevzuat hükümleri çerçevesinde durumunun değerlendirilebilmesi için, davalı işyerine ait işyeri tescil belgesini, dava konusu dönemi kapsayan ücret bordrolarını, dönem bordrolarını getirtmek, davacının 29/07/2003 tarihi öncesi davalı işyerinde geçtiği iddia olunan çalışmalarına yönelik davacının sigortalı olma arzusunu içeren yazılı talebi bulunmadığından Kurum"a yapılmış herhangi bir bildirimin bulunup bulunmadığını araştırmak, Kurum"a yapılmış herhangi bir hizmet bildiriminin bulunması halinde bu tarih öncesi sigortalılığını kabul etmek, bu tarihten sonrasında ise sigortalı olabilmek için yazılı isteğin aranmamış olduğu hususunun göz önünde bulundurularak davacının fiili ve sürekli çalışmalarına yönelik olarak davalı işyerinin bordrolu çalışanlarının tanık olarak tespit ederek bunların beyanlarına başvurmak, tanıkların adresleri tespit edilemediği ya da beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığıyla davalı işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirmek suretiyle gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.