Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1330
Karar No: 2017/6722
Karar Tarihi: 21.09.2017

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/1330 Esas 2017/6722 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/1330 E.  ,  2017/6722 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler ve davalı Hazine ile müdahil Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Kadastro sırasında, ... Köyü 62 parsel sayılı 2.638 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 71 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak, 165 parsel sayılı 1.032 m2 yüzölçümündeki taşınmaz senetsiz ve belgesizden, 167 parsel sayılı 4.850 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 24 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak, 208 parsel sayılı 1.974 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 171 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak, 230 parsel sayılı 1.428 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 180 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak, 238 ve 239 parsel sayılı sırasıyla 4.495 m2 ve 1.552 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar 59 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak ve dahili davacıların miras bırakanı olan ...’nın zilyetliğinde bulunduğu, ancak; taşınmazların kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığından söz edilerek orman niteliği ile Hazine adına tesbit edilmişlerdir. İtirazı kadastro komisyonunca reddedilen ..., çekişmeli taşınmazların adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, dava konusu 62, 238 ve 239 parsel sayılı taşınmazların kesinleşen tahdit içinde kaldıklarından bu yerlere yönelik açılan davanın reddine, diğer davalı parsellerin kadastro tespitlerinin iptal edilerek 208 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları adlarına, 165, 167 ve 230 parsel sayılı taşınmazların fen bilirkişi tarafından düzenlenen krokili raporda (A) harfi ile işaretlenen bölümlerinin tesbit gibi, (B) harfi ile işaretlenen kesimlerinin ise, ... mirasçıları adlarına tapuya tescillerine, 230 parselin (A) bölümüne ilişkin 2/B uygulamasının iptaline, diğer çıkarma işlemlerinin onaylanmasına karar verilmiş; hüküm davacı gerçek kişiler, davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle, dairece bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan Dairenin 08/11/2007 tarih ve 2007/11611 - 14118 sayılı bozma kararında özetle; ""Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; bir örneği dosya arasında bulunan 1964 tahdit haritası ile 1987 yılında yapılan aplikasyon haritasında aynı noktaları birleştiren hat arasında açı, eğim ve uzaklık bakımından farklılık olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki; Dairemizde temyiz incelemesi yapılan ... Kadastro Mahkemesinin 2005/55 - 2006/129 Esas sayılı dosyasında hükme dayanak yapılan orman bilirkişi Yusuf Sağlam tarafından düzenlenen raporda; 1987 yılında yapılan aplikasyonun yanlış, ilk tahdit haritası ile uyumsuz olduğu açıklanmıştır. Temyize konu dosyada hükme dayanak yapılan orman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda bu yönde açıklama yapılmamış olup, çekişmeli taşınmazlar 1964 tahdit haritası üzerinde nokta olarak işaretlenmiş, 1987 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2/B haritası ile uyumlu olarak hat uygulaması


    yapılmıştır. Bu haliyle uzman bilirkişinin orman tahdit haritası ve tutanaklarını nasıl uyguladığı ve taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tabi tutulduğu net olarak anlaşılamamaktadır. Diğer taraftan; kabule göre de, hükme dayanak yapılan orman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; 165 ve 167 parsel sayılı taşınmazların (A) ile işaretlenen bölümlerinin 1964 tahdidi içinde iken 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı, üzerlerinde ormana özgü bulgu olmadığından 2/B işleminin yerinde olduğu açıklandığı halde, mahkemece 165 ve 167 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 2/B işlemlerinin onaylanmasına karar verilmiş, ancak bu parsellerin (A) ile işaretlenen ve 2/B ile orman rejimi dışına çıkarıldığı belirlenen bölümlerinin tesbit gibi orman niteliği ile tapuya tescillerine karar verilmiştir.
    Ayrıca; gene kabule göre 62, 238 ve 239 parsel sayılı taşınmazlara yönelik açılan davanın reddine karar verildiği halde tescile yönelik hüküm kurulmamıştır. Dosyada 1964 yılına ait orijinal renkli tahdit haritası örneği ve ilgili OTS"lere ilişkin açı, mesafe ve ölçü değerlerini de gösterir şekilde 1964 yılına ve aplikasyona ilişkin çalışma tutanakları bulunmadığından orman raporları denetlenememektedir. Bu durumda, hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporu karar vermeye yeterli olmayıp, çekişmeli taşınmazın ilk tahdit haritasındaki konumu ile ilk orman kadastrosu ile aplikasyon arasında çelişki bulunup bulunmadığı yönünde duraksama olmuştur. Orman Kadastrosunun kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı ve hukuki niteliği orman kadastro tutanaklarının ve haritasının uygulanması suretiyle belirlenir. Bilindiği gibi, aplikasyon; orman kadastrosu daha önceden yapılmış olan yerlerde, 2/B madde uygulaması sırasında, bağlantı kurularak gerekli orman sınır noktalarının yerlerinin arazide belirlenip ihya edilmesinden ibaret olup, bu belirleme ve ihya sırasında önceden kesinleşen orman sınır noktalarının aynı yerlerine konulması zorunludur (15.07.2004 gün ve 25523 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 47. maddesini karşılayan 02.09.1986 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması hakkındaki Eski Yönetmelik md. 44.). Aplikasyon işlemi yeni bir orman kadastrosu değildir. Aplikasyonla kesinleşmiş orman sınırları değiştirilemez. Bu nedenlerle; mahkemece, öncelikle 1964 yılına ait orijinal renkli tahdit haritası örneği ve çekişmeli taşınmazlarla ilgili OTS"lere ilişkin açı, mesafe ve ölçü değerlerini de gösterir şekilde 1964 yılına ve aplikasyona ilişkin çalışma tutanakları orman idaresinden, çekişmeli taşınmazlara komşu olan parsellerin kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanak vergi kayıtları özel idare müdürlüğünden, dayanak tapu kayıtları Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek iki orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, 1964 ve 1987 yıllarına ait orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulamasına ilişkin tutanak ve haritalar ile arazi kadastro paftası tutanakları sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, zeminde bulunacak baş noktadan hareketle tutanaklarda yazılı açı ve mesafeler okunup ölçülerek çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerdeki orman sınır noktaları birer birer arazide bulunarak orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hatları belirlenmeli,orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunamaması halinde nedenleri üzerinde durulmalı, yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri saptanmalı, zeminde bulunmayan bu noktaların yerleri zeminde halen var olan ve orman kadastro tutanağında tarif edilen en yakın sabit orman sınır noktaları esas alınarak ve bu noktalardan hareketle yine orman tahdit tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup ölçülerek orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hattı bir bir arazide bulunup röperlenmeli, aplikasyonda orman sınır hatlarının değiştirilip değiştirilmediği belirlenmeli, değiştirildiyse bunun nedenleri üzerinde durulmalı, orman sınır noktalarının zemindeki ve arazi kadastro paftasındaki yerlerine değil ilk orman kadastrosuna ilişkin çalışma tutanaklarında yön ve mesafe olarak tarif edilen ve hava fotoğrafları ile desteklenen yerlerine itibar edileceği bilinmeli, aplikasyon ile ilk tahdit haritası arasındaki bu çelişkinin nereden kaynaklandığı, orman kadastrosunda kullanılan hava fotoğraflarından, yöreye ait eski tarihli pafta ve haritalardan, imar planlarından, şehir fotoğrafları ve ulaşılabilen tüm kaynaklardan da yararlanılmak suretiyle, 15.07.2004 gün ve 25523 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı

    Orman Kanununa göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 64. maddesini karşılayan, eski Kadastro Yönetmeliğinin 54. maddesi gereğince düzenlenen teknik izah name hükümlerine göre belirlenmeli, bilirkişi kuruluna çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumunu gösteren orman kadastro haritası ile irtibatlı, orman kadastro haritası, aplikasyon ve 2/B haritaları ile çekişmeli taşınmazların genel arazi kadastro paftalarının ölçekleri özel aletlerle denkleştirilmek suretiyle çekişmeli parsellerin en az 10-15 adet orman sınır noktasından oluşan orman sınır hattına, aplikasyon ve 2/B haritasına göre konumunu kadastro paftası üzerinde gösteren müşterek imzalı ölçekli kroki düzenlettirilmeli, kesinleşen orman sınırları içindeyken 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı saptanacak alanlar için 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirip yitirmediği, kendi haline bırakıldığında orman yetişmeyeceği, orman olarak ya da tarım alanı olarak muhafazasının ekonomik olup olmayacağı, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirip yitirmediği yönünde bilirkişi kurulundan teknik ve bilimsel verileri bulanan rapor alınmalı, dava konusu taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında ve orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır."" denilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulmakla, davacı gerçek kişilerin davasının reddine, müdahil Orman Yönetiminin davasının kabulü ile dava konusu ... Beldesi 62, 165, 167, 208, 230, 238 ve 239 parsellerin orman vasfında olan yerlerden olduğu anlaşıldığından orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmekle dairece bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan dairenin 11/04/2013 tarih ve 2012/8431 – 2013/4235 sayılı bozma kararında özetle; “Mahkemece, bozma kararına uyulduğu halde bozma kararı gerekleri tümü ile aynen yerine getirilmemiştir.
    Şöyle ki; dairenin bozmasından sonra 25/09/2010 tarihinde yapılan keşifte hazır bulunan orman bilirkişiler Köksal Yıldız ve arkadaşları tarafından hazırlanan raporda dava konusu parsellerden 62, 238 ve 239 parsellerin tamamının,165, 167 ve 230 parsellerin ise bir kısmının orman tahdit haritasına göre orman sayılan alanda kaldığını, 208 parselin ise orman tahditinin dışında olduğu, yine 208 parselin tamamı ile 165, 167 ve 230 parsellerin bir kısmının hava fotoğrafı ve memleket haritasında da orman sayılmadığı, 62, 238 ve 239 nolu parsellerin tamamı ile 165, 167 ve 230 nolu parsellerin ise bir kısmının evveliyatında orman arazisi olduğunu 2/B şartlarını taşıdığı ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılabilecek yerlerden olduğunu, klizimetre ile yaptıkları ölçüm sonucunda eğimlerinin %10 dan az olduğunu tesbit etmeleri karşısında, 17/02/2011 tarihli keşifte hazır bulunan hükme esas alınan orman bilirkişi kurulu Erol Kırdar ve arkadaşları tarafından hazırlanan raporda önceki bilirkişi raporundan farklı olarak tahdit hattı uygulaması yapılarak taşınmazların tahdit içinde ve dışında kalan kısımları tamamen birbirinden farklı olarak gösterilmiştir. Yine, taşınmazların tahdit içinde kalan kısımlarının eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman ve çalılık olduğundan 2/B uygulamasının söz konusu olamayacağı, çekişmeli taşınmazların klizimetre ile yapılan eğim ölçümlerinde önceki raporun aksine 239 parsel haricindeki parsellerin eğimlerinin %12"den fazla olduğu, taşınmazların öncesinin çalılık makilik olması ve eğimleri gözönünde bulundurularak tamamının orman sayılan yer olduğu belirtilmiştir. Bozma öncesi yapılan keşiflerde ve alınan bilirkişi raporlarında da taşınmazların resmî belgelerdeki konumları, eğimleri ve eylemli durumları birbirinden farklı düzenlenmiştir. Bu haliyle raporlar arasında çelişki mevcuttur. Aynı zamanda 1964 yılında yapılıp kesinleşen tahdit ile 1987 yılında yapılıp kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulama haritasındaki farklılığın nedenleri tam ve net bir şekilde irdelenmemiştir. Raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulması başlı başına bozma nedenidir.” denilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazların kadastro komisyon tespitlerinin iptaline, 208 nolu parsel ile 230 nolu parselin hükme esas alınan bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen

    718,69 m2"lik kısmının tarla vasfıyla davacılar adına tapuya tesciline, diğer dava konusu taşınmazların ise kadastro tespitindeki miktarları ve tarla niteliği ile Hazine adına tespit ve tesciline, beyanlar hanesine taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığına ilişkin şerh düşülmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi ile davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1964 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1979 yılında genel arazi kadastrosu, 21.10.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşmeyen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
    1)Çekişmeli taşınmazlardan 208 parsel sayılı taşınmaz ile 230 parsel sayılı taşınmazın (B) harfli bölümüne yönelik Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazları incelendiğinde; her ne kadar hükme esas alınan orman bilirkişi kurulu raporunda usulünce yapılan araştırma sonucu, yörede 1964 yılında yapılan orman kadastrosuna göre söz konusu taşınmazların tahdit sınırları dışında bırakıldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş ise de tahdit seri usulle yapılmış olduğundan tahdit sınırları dışında bırakılmış olan taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi için en eski tarihli resmi belgelerden yararlanmak gerekir. Söz konusu raporda, 1960 tarihli memleket haritasında 208 sayılı parselin açıklık alanda, 230 sayılı parselin kısmen ormanlık kısmen açıklık alanda kaldığı , dayanağı 1955 tarihli hava fotoğrafında ise her iki taşınmazın da tamamının koyu renkli ormanlık alanda kaldığı, çelişkinin hava fotoğraflarının çekimi sırasında araya bulut girmiş olmasından kaynaklanabileceği belirtilmiştir. Raporun ekinde yer alan taşınmazların hava fotoğrafı üzerindeki konumlarını gösteren çakıştırılmış kroki incelendiğinde ise her iki taşınmazın da çevresindeki parsellerle birlikte koyu renkli alanda kaldığı görülmüş, bu nedenle taşınmazların öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olup olmadığı noktasında tereddüt meydana gelmiş, orman bilirkişi kurulunun aradaki çelişkinin nedenine ilişkin tespitinin soyut, yetersiz mahiyette olduğu görülmüştür. Ayrıca yine orman bilirkişi kurulu raporunda 230 sayılı parselin maki bitki örtüsü ile kaplı olup kullanılmadığı belirtildiğinden, davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında da tereddüt meydana gelmiştir.
    Hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle mahkemece en eski ve kadastro tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait (1960-1965) hava fotoğrafları, bu hava fotoğraflarından yararlanılarak üretilen memleket haritaları ve varsa amenajman planı ve fotogometri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir fen elemanı ve ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi aracılığıyla mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle,çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bilirkişilere hava fotoğrafları ve dayanağı haritaları stereoskop aletiyle ve


    üç boyutlu olarak incelettirilip, raporlarında taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmazlar üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, ağaçların yaşları ve dağılımları ile ilgili açıklama yapmaları istenmelidir.
    Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı, zilyetlik yoluyla kazanılabilecek yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, kadastro tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait (1960-1965) stereoskopik hava fotoğrafları, memleket haritaları ile fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orjinal fotokopi örneği ve kadastro paftası ziraat mühendisi, fen elemanı ve orman mühendisi ile birlikte ölçekleri eşitlenip çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle incelenmeli, taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğünün ve fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı yönünde krokili rapor alınmalı, bu araştırmalar sonucu bilirkişiler tarafından taşınmazlar üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, ziraat bilirkişiden kültür arazisi olup olmadığı yönünden rapor alınmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (HGK 30/03/1994 gün ve 1993/8 - 939 - 1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; kadastro tespit tarihine kadar davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    2)Çekişmeli taşınmazlardan 208 parsel sayılı taşınmaz ile 230 parsel sayılı taşınmazın (B) harfli bölümü haricinde kalan taşınmazlara yönelik Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazları incelendiğinde; yörede 1964 yılında seri bazda orman tahdidi yapılmış olup, eldeki dava tarihinden sonra 21/10/1987 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunduğundan dava aynı zamanda 2/B"ye itiraza dönüşmüştür. Dairenin daha önceki bozma ilamlarında çekişmeli taşınmazların hem 1964 yılında yapılan orman tahdit haritasındaki konumlarının hem de 1987 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 2/B uygulama haritasındaki konumlarının ayrı ayrı gösterilerek çekişmeli taşınmazların her iki haritadaki konumlarının belirlenmesi gereğine değinilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira, hükme esas alınan orman bilirkişi kurulu raporunda, yörede 1964 yılında yapılan orman kadastrosuna göre söz konusu taşınmazların tamamının usulünce yapılan araştırma sonucu tahdit sınırları içinde bulunduğu belirtilmiş ancak 1987 tarihindeki uygulamada 2/B"ye konu olup olmadıkları üzerinde durulmamıştır. Bozma kararı öncesi alınan raporda ise bu taşınmazların 2/B uygulamasına konu edildiği belirtilmiş ise de alınan rapor yeterli bulunmadığından Dairenin bozma kararına konu olmuştur. Bu haliyle hükme esas alınan orman bilirkişi kurulu raporu eksik, yetersiz olup denetime elverişli değildir.
    O halde; mahkemece önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 1964 ve 1987 tarihli çalışmalara ilişkin orman tahdit ve 2/B madde uygulama tutanakları ve haritaları, kadastro paftaları ayrı ayrı yerel bilirkişiler yardımıyla 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve aynı yasanın 2/B maddesi uygulama yönetmeliği ve yönetmeliğin 54. maddesi gereği çıkarılan teknik izahname hükümleri dikkate alınarak yerine uygulanması, bu taşınmazların kesinleşen orman sınırları içindeyken 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılıp çıkarılmadığının saptanması ve orman sınırları dışına çıkarılan alanlar yönünden 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirip

    yitirmediği, kendi haline bırakıldığında orman yetişmeyeceği, orman olarak ya da tarım alanı olarak muhafazasının ekonomik olup olmayacağının belirlenmesi, bilirkişilere geniş çevreyi en az ada bazında gösteren tapulama paftasıyla orman kadastrosu ve aplikasyonlara ilişkin harita ölçekleri eşitlettirilerek çekişmeli taşınmazları değişik açı ve uzaklıklarda en az beş orman sınır noktasından oluşan 1964 ve 1987 tarihli orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarına ilişkin orman sınır hatları ile irtibatlı, uygulamayı yansıtan müşterek imzalı krokisinin düzenlettirilmesi gerekmektedir.
    Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, kesinleşen tahdit sınırları içinde bırakılan söz konusu taşınmazların 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarıldığı ancak 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirmedikleri anlaşılır ise çekişmeli taşınmazlara ilişkin 2/B işleminin iptali ile taşınmazların tespit gibi orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescil edilmelerine karar verilmelidir. Ancak, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirdikleri tespit edildiği takdirde bu kez mahkemece taşınmazlara yönelik 2/B uygulamasının doğru olduğunun kabulü, 2/B işleminin onaylanması ve taşınmazların hali hazır niteliği ile kaydında “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman rejimi dışına çıkartılan yer” belirtmesi de yapılarak Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekmektedir.
    3)Çekişmeli taşınmazlardan 208 parsel sayılı taşınmaz ile 230 parsel sayılı taşınmazın (B) harfli bölümü haricinde kalan taşınmazlara yönelik davacıların temyiz itirazları incelendiğinde; çekişmeli taşınmazların bulunduğu ... köyünde 1964 yılında yapılan orman tahdidinin, orman kadastro komisyonunca ... köyünde ilan edildiği; ancak dosyasına konması için köy ihtiyar heyetince düzenlenip orman kadastro komisyonuna verilmesi gereken askı ilan tutanağının köy ihtiyar heyetince düzenlenmemesinde ısrar edilmesi üzerine bu ilan belgesi yerine geçmek üzere 27.10.1964 tarihinde orman kadastro komisyonunca düzenlenen belgenin dosyasına eklendiği, ilanın yapıldığının 11.11.1964 tarihinde ... Belediyesince belediye hoparlöründen okunmak ve belediye ilan tahtasına asılmak suretiyle duyurulduğu, ... köyü tüzel kişiliği ya da köylüler tarafından 1964 yılında yapılıp ilan edilen orman kadastrosunun iptali için her hangi bir dava açılmadığı, 1964 yılında yapılan ilk orman kadastrosundan sonra gerek Orman Yönetimi gerekse gerçek kişiler tarafından açılan davalarda 1964 yılında yapılan orman kadastrosu sonuçlarının ilan edilmediğine ilişkin bir iddia ya da savunma yapılmadığının bu köye ilişkin dava dosyalarından anlaşıldığı, bu sebeple davacıların tahdidin usulüne uygun olarak ilan edilmediğine ilişkin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı ve yörede 1964 yılında yapılan orman kadastrosunun kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Usulüne uygun olarak yapılan araştırma sonucu bu taşınmazların 1964 yılında yapılan ve kesinleşen tahdide göre orman sınırları içinde bırakıldığı belirlenmiş olup, davacıların tapu kaydına veya zilyetliğe dayalı olarak orman niteliğindeki bu taşınmazların adlarına tescil edilmelerini istemelerinde hukuki olanak bulunmadığından temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı Hazine ve müdahil Orman Yönetiminin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı gerçek kişiler vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/09/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi