Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3153
Karar No: 2010/6386
Karar Tarihi: 23.12.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/3153 Esas 2010/6386 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/3153 E.  ,  2010/6386 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 05.03.2010 gün ve 70/33 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    KARAR

    Davacı, Hazine adına tespit ve tescil edilen 200 ada 115 sayılı arsa vasıflı taşınmazı Mazıdağ Belediyesinden 3080 TL karşılığında 1976 yılında satın aldığını, arsa niteliğinde bulunduğunu, vergi beyannamelerini verdiğini ve ayrıca vergisini ödediğini belirterek Hazine adına bulunan tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, belediye başkanının tek başına satış yetkisinin bulunmadığını, bu nedenle yapılan satışın geçersiz olduğunu gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve harici satın alma hukuki sebebine dayanılarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasına ilişkindir.
    Davacı 1976 tarihli satış senedine ve zilyetliğe dayanarak dava açtığına göre kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak davanın açıldığının kabulü gerekir.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Kural olarak; belediye başkanının tek başına belediyeye ait taşınmazları satma yetkisi bulunmamaktadır. Yine kural olarak, her olay meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre çözümlenir. Davacı, 1976 yılında taşınmazı belediyeden satın aldığını ileri sürdüğüne göre o tarihte yürürlükte bulunan 1580 sayılı Belediyeler Kanununun ilgili hükümleri uyarınca olayın değerlendirilmesi düşünülmelidir. 1580 sayılı Belediyeler Kanunu gereğince Belediye’ye ait bir taşınmazın satışı, ancak belediye meclisinin vereceği satışa ilişkin bir karar ile mümkün olur. Belediye meclisince satışına karar verilen taşınmazın açık artırmayla satışına ise belediye encümeni yetkili olup, encümenin vereceği karar ile olur. Öte yandan belediye meclisinin toplanmadığı hallerde sözü edilen satışa ilişkin kararı belediye meclisi adına, encümence verilir. Ne var ki, satılacak taşınmaz belediyenin mülkiyetinde ve satışı mümkün olan taşınmazlar cinsinden olmalıdır. Köy Tüzel Kişileri dışında belediye ve diğer kamu tüzel kişilerin zilyetlikle taşınmaz edinmeleri olanaklı değildir. Bu nedenle, kural olarak belediyelerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlar tapulu taşınmazlardır. Bundan ayrı belediyeler ancak kanunla taşınmaz edinebilirler. Bunun dışında, köy iken belediye haline getirilen yerler ile tüzel kişilikleri kaldırılıp belediyeye bağlı bir mahalle durumuna getirilen köy tüzel kişiliklerine ait tapulu ya da tapusuz taşınmazlar halefiyet kuralı ve kanun gereği belediyeye geçmiş olur. Böylece belediyeler bu yolla da taşınmaz edinmiş olurlar. Belediyelerin diğer bir taşınmaz edinme yöntemi, 3194 sayılı İmar Kanununun 11/3 fıkrasının son cümlesinde yer olmaktadır. Anılan fıkrada; “… Hazırlanan imar planı sınırları içindeki kadastral yollar, meydanlar ile meralar, imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek, onaylanmış imar-planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar” denilmektedir. Bundan başka, taşınmaz yerleşim alanı içinde yer aldığından arsaya dönüşmüştür. Arsaya dönüşen bir yer üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik aranmaz. Herhangi bir şekilde sahiplenmesi, koruması, etrafını çevirmesi ya da şu veya bu şekilde herhangi bir malzemesini oraya bırakması kullanma ve sahiplenme açısından yeterli bulunmaktadır. Daire uygulamaları da bu yöndedir. Davacının vergisini Mazıdağ Belediyesine ödediğine dair makbuzlar dosya arasında yer almaktadır. 10.5.1976 tarihli krokide ve yazıda ise, Belediye Başkanının imzası sadece satışın uygun olduğuna ilişkindir. Bu nedenle 1976 yılı kayıtları üzerinde inceleme yapılarak belediyece davacıya yapılan satışa ilişkin belediye meclisinin kararı ile açık artırmayla ilgili encümen kararı ve ödemeye dair belgeler ait olduğu belediyeden getirtilerek dosya arasına konulması, satışın gerçek olup olmadığının yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda saptanılmasına çalışılması, bu konuda 1580 sayılı Kanunun 19, 70, 83/8-10, 159, 3194 sayılı Kanunun 11/3, 775 sayılı Kanunun 3 ve 5393 sayılı Kanunun 18/e bendinin birlikte değerlendirilmesi, davacının sunduğu ödeme makbuzları ile emlak beyannamesi ve vergi ödediğine ilişkin belgeler üzerinde durulması gerekmektedir. Taşınmazlara ilişkin davalarda yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK. nun 259. maddesi gereğince keşif yerinde dinlenmeleri zorunludur. Aynı kanunun 258. maddesi uyarınca tanıkların ve yerel bilirkişilerin keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları gerekmektedir. Bu bakımdan tanıkların yargılama sırasında dinlenilmesi keşfe dayalı delillerin toplanıldığı anlamına gelmez ve usulün açıklanan maddelerine aykırılık oluşturur. Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, ondan sonra toplanacak deliller çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 23.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi