8. Hukuk Dairesi 2010/3170 E. , 2010/6384 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile Hazine ve Yoğunsöğüt Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.03.2010 gün ve 349/386 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... dava dilekçesinde, kadastro çalışmaları sırasında 102 ada 10 sayılı parselin Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, halbuki taşınmazın dedesinden babasına ve ondan da kendisine intikal ettiğini, 100 yılı aşkın bir zamandan beri taşınmazı kullandığını belirterek Hazine adına bulunan kaydın iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesinin mümkün bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, öncelikle dava koşulu üzerinde durulmadığı anlaşılmıştır. Davacı dava dilekçesinde dava konusu yerin dedesinden babasına ve ondan da kendisine intikal ettiğini bildirmiş, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve bir tanık taşınmazın davacının babasından kaldığını, ölümüyle davacıya geçtiğini ve eklemeli zilyetliğiyle birlikte 100 yılı aştığını açıklamışlardır. Belirlenen bu durum karşısında taşınmazın babasından ne şekilde davacıya intikal ettiği, yerel bilirkişi ve tanık tarafından açıklanmamıştır. Saptanan bu durum karşısında taşınmazın davacının babasından bağış, satış veya paylaşım gibi herhangi bir nedenle davacıya intikal etmiş veya davacı tek mirasçı ise, davanın bulunduğu hal üzerine gerekli araştırma ve incelemenin yapılması gerekmektedir.
Bu olgulardan hiç birinin gerçekleşmemiş bulunması halinde ise, öncelikle davacıdan babasına ait veraset belgesini alıp dosyaya sunması için kendisine süre ve imkan tanınması, veraset belgesi sunulduğunda ve başka mirasçıların olduğunun saptanması durumunda terekenin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu gözetilerek ve elbirliği mülkiyetinde TMK. nun 701 ve 702. maddeleri uyarınca bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma yetki ve sıfatı bulunamayacağından ve bu tür tasarrufi işlemlerde oybirliği arandığından davacı da tek başına kendi adına iptal ve tescile karar verilmesini istediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Az yukarıda da açıklandığı gibi davacı tek mirasçı, ya da satış, bağış veya paylaşımla taşınmaz davacıya kalmış ise, bu takdirde 102 ada 10 sayılı parsele komşu 4, 8, 9, 25, 15 sayılı parseller ile taşınmazın kuzeyinde başka köyün sınırları içinde kalan komşu parsellerde mahkemece belirlenerek saptanacak bu köye ait parseller de dahil olmak üzere tüm komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve ekleri ile kadastro sırasında komşu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtlarının bulunduğu yerden getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, bitişikte bulunan ve taşınmazın yaklaşık dört tarafını kapsayan 102 ada 4 parselin ham toprak niteliğiyle 763.546.08 m2 olarak tespit edildiği göz önünde tutularak ve söz konusu 4 sayılı parselin ne niteliğiyle köylüler tarafından kullanıldığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, çevresinde bulunan 4 sayılı parselin ham toprak ve dava konusu taşınmazın ise aynı parselin içerisinde yer aldığı gözetilerek tespitin yapıldığı 7.6.2006 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine (1980 – 1986 arası) ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının bulunduğu yerlerden getirtilerek dosyaya eklenmesi, söz konusu hava fotoğraflarının uzman bilirkişi harita mühendisi aracılığıyla keşifte uygulanması, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olup olmadığının veya ne durumda bulunduğunun saptanması, harita mühendisinden Yargıtay ve tarafların denetimine açık gerekçeli rapor alınması, davacının babasının ölümünden itibaren davacının bağımsız 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığının anlaşılması halinde, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince muris ve diğer mirasçıları açısından da miktar araştırmasının yapılması, muris ve diğer mirasçıların belgesizden taşınmaz edinip edinmediklerinin Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüklerinden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının aynı yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanak ve ekleri ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davası dosyalarının ise ait olduğu mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlandırması yönünden gözönünde tutulması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.