20. Hukuk Dairesi 2016/304 E. , 2017/6693 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kadastro Kanununun (5831 sayılı Kanunun 9. maddesi ile eklenen) geçici 8. maddesine göre yapılan ek kadastro çalışmaları sırasında Babaköy köyü 121 ada 13, 126 ada 2, 110 ada 6, 248 ada 9 parsel sayılı sırasıyla 3921,66 m², 3087,17 m², 1706,56 m², 6369,17 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tarla ve fındık bahçesi vasfıyla tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, Babaköy köyü 121 ada 13, 126 ada 2, 110 ada 6, 248 ada 9 parsel sayılı taşınmazlarda davalıların zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı iddiasıyla ayrı ayrı dava açmıştır.
Mahkemece, yargılama aşamasında ayrı ayrı açılan davalar birleştirildikten sonra, davanın kabulü ile dava konusu parsellerin kadastro tesbitinin iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişilerin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07/11/2013 gün ve 2013/8907 E. - 9788 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle, "...Mahkemece, taşınmazların 1957 yılında yapılan tapulama çalışmalarında orman olarak tescil harici bırakıldığı, tescil harici bırakılma tarihi ile orman kadastrosunun kesinleştiği 23/11/1991 tarihi arasında zilyetliğin davalılar yararına hüküm doğurmayacağı, zilyetliğin ancak orman kadastrosunun kesinleştiği 23.11.1991 tarihinden sonra başlayacağı, dava tarihi olan 13/09/2011 tarihi itibariyle 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin davalılar yararına oluşmadığı gerekçesiyle davacıtarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; yörede 1957 yılında yapılan genel arazi kadastoru sonucunda düzenlenen ve bir örneği dosyasına getirtilen orijinalinden fotokopisi çıkarılmış kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazların bulunduğu alanın, arazi kadastrosu sırasında Devlet Ormanı niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. 24/10/2001 gün ve 8/964-751, 13/02/2002 gün ve 8/183-187, 21.01.2004 gün ve 8/15-7, 12/05/2004 gün ve 8/242-292 ve 12/03/2008 gün ve 20/214-241 sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerler, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, kesinleşme tarihine kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyecektir. Ancak, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetlik ise davacı yararına hak doğurabilecektir. Genel uygulama bu yönde olmakla birlikte, kadastro veya tapulama çalışmaları sırasında, paftasında orman belirtmesi yapılacak tesbit dışı bırakılan yerlerin, resmî belge ve bilgilerden yararlanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucu öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi ve mevcut fiilî durum itibariyle de orman olmadığı ve çevre ziraat arazileri ile de bütünlük arzeden yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, bu türden yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında imar - ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile de kazanılması mümkündür.
Somut olayda; mahkemece, eski tarihli ve davanın açıldığı tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflarda üretilmiş memleket haritaları getirtilip uzman bilirkişiler aracılığı ile uygulanmamış, dava konusu taşınmazların bu belgelerdeki niteliği ve eğimi saptanmamış ve varsa bu yere ait 1/5000 ölçekli fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftası getirtilip pafta üzerinde taşınmazların tasarruf sınırları olup olmadığı belirlenmemiştir..." hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; 1) Davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine,
2) Dava konusu mirasçıları adına miras hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline,
3) Dava konusu 110 ada 6 sayılı parselin kadastro tespitinin iptali ile 27/05/2015 tarihli fen ve orman bilirkişi ortak raporunda; (A) harfi ile gösterilen 949,83 m²"lik kısmın mevcut vasfıyla adına tapuya kayıt ve tesciline,
(B) harfi ile gösterilen 756,73 m²"lik kısmın ise tespit maliki ve ... ve Galip Damar"ın mirasçıları adına miras hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Yörede 766 sayılı Kanuna göre yapılıp 1957 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu, 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 22.05.1991 yılında ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B çalışması, 2859 sayılı Kanuna göre yapılıp 21.02.2005 yılında kesinleşen yenileme kadastrosu ve 4999 sayılı Kanuna göre yapılıp 24/12/2010 tarihinde ilân edilmiş fennî hataları düzeltilmiş orman kadastro haritası ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun (5831 sayılı Kanunun 9. maddesi ile eklenen) geçici 8. maddesine göre yapılan ek kadastro çalışmaları bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli 121 ada 13, 126 ada 2, 248 ada 9 sayılı parsellerle, 110 ada 6 sayılı parselin (B) bölümünün 1991 yılında kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırı dışında bırakıldığı gibi, eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritasında orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davalılar yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak hüküm kısmında davanın reddine karar verilen 121 ada 13, 126 ada 2, 248 ada 9 sayılı parsellerle, 110 ada 6 sayılı parselin (B) harfli bölümüne ilişkin taşınmazın niteliğinin belirtilmemiş olması doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu sebeple, hükmün birinci bendinde yer alan "Babaköy köyü 121 ada 13, 126 ada 2, 248 ada 9 sayılı parsellerin" cümlesinden sonra gelmek üzere "tespitteki vasıflarıyla" ibaresinin, 2. bendin (b) fıkrasında yeralan "(B) harfi ile gösterilen 756,73 m²"lik kısmının" ibaresinden sonra gelme üzere "tespitteki vasfıyla ibaresinin eklenmesi suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK"nın 370/2. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 21/09/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.