23. Hukuk Dairesi 2018/1667 E. , 2020/4488 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı müflisin müvekkiline olan borçlarından dolayı iflas masasına başvurduklarını, iflas idaresi tarafından alacak kayıt taleplerinin haksız olarak reddedildiğini...İcra Müdürlüğünün 2014/27 İflas sayılı dosyasındaki belgelerin, müvekkilinin alacağı olduğunun açık göstergesi olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin alacağının iflas masasına kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Müflis davalı iflas idaresi vekili, davacının başvurusu sırasında üye olduğu iddiasında bulunduğunu, kural olarak iflas tarihinden sonra üye kaydının mümkün olmadığını, zira yöneticilerin ehliyetinin ortadan kalktığını, devreye iflas idaresinin girdiğini, alındığı ileri sürülen paranın imzası bulunan kişilerden istenmesi gerektiğini, dolayısıyla husumet itirazında bulunduklarını, tarih aralığına bakıldığında üyeliğin yok hükmünde olduğunu, davacının müvekkili kooperatiften bir alacağının olmadığını savunarak, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davalının iflasının 17.06.2009 tarihinde açıldığı, iflas tarihinden sonra herhangi bir genel kurul yapılmamakla birlikte yeni üyelik tesis işlemleri yaptıklarına dair mahkemede son zamanlarda açılan davalarda beyanlarda bulunulduğu, davacının davalı/müflis kooperatif üyeliğini önceki üye Yüksel Yılmaz"dan 2012 yılında devraldığını, üyeliğinin halen devam ettiğini bildirdiği, iddialarına ilişkin herhangi bir delil sunmadığı, davalının temin edilebilen kayıtları ve genel kurul tutanakları üzerinde yapılan inceleme neticesinde; üyeliğin devralındığı bildirilen Yüksel Yılmaz"ın, kayıtlarda devredebileceği bir hissesinin belirlenemediği, davalı/müflis kooperatifin 15.06.2008 tarihinden sonra genel kurul yapmadığı, davacının kooperatife üye olduğuna ilişkin hiçbir bilgi ve belgeye ulaşılamadığı, bu durumda ispatlanamayan iddialar nedeniyle davanın reddi gerekeceği gibi, alacağın varlığı kabul edilse dahi, iflasın açılmasından sonra doğan (2012 yılında) alacağın iflas masasına kaydına imkân da olmadığı, davacının üyelik kapsamında ödediği aidatların masaya kaydını istediği, 1163 sayılı Kanunun 98"inci maddesi uyarınca bu kanunda hüküm bulunmayan
hallerde TTK"daki anonim şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı, TTK"nun 480/3 maddesinde, "Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır" dendiği, bu nedenle, anonim şirket ortağının ödediği sermaye miktarı için şirketten alacaklı olmadığı, buna göre ortakların ödedikleri sermaye borcunu iflas masasına alacak olarak kaydettiremeyecekleri, ancak, pay cetveline göre paylaşım yapıldıktan sonra ve İİK"nun 196"ncı maddesi uyarınca faiz ödemelerinden sonra masada para kalması halinde pay sahiplerine ödeme yapılmasının mümkün olduğu, bu durumda, kooperatif üyelerinin ödedikleri aidatları geri istemelerinin (masaya alacakları olarak kaydettirmeleri) mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından, davacının dava dışı şahsa ödemiş olduğu hisse devir bedelini davalı kooperatiften talep etmesi mümkün olmayıp, talebinin bir kısmını kooperatife ödemiş olduğu miktarın oluşturduğu ve devreden şahsın, dolayısıyla davacının üye olduğu varsayılsa dahi, davacı tarafça kendisine konut tahsis edilmemesi nedeniyle tazminat talep ettiğinin ileri sürülmediği, davacı tarafça çıkma payı ya da konut karşılığı tazminat talep edilmediği, hisse devir sözleşmesinin gözardı edilerek ve hükmün gerekçesinin bir bölümünde, alacağın varlığının kabul edilmesi varsayımında, somut olayda uygulama yeri bulunmayan anonim şirketler ile ilgili TTK hükümlerine değinilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK"nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, hükmün gerekçesi kısmen düzeltilerek, yeniden esas hakkında karar verilmesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi kararına ilişkin davacı vekilinin tüm temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğininde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 23.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.