11. Hukuk Dairesi 2016/4215 E. , 2017/2829 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada erilen 14.06.2012 tarih ve 2011/484-2012/150 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09.05.2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin göndereni olduğu, 26.02.2009 tarihli konşimento tahtında taşıması gerçekleştirilmiş olan 7692 adet paket içerisinde çimento yükünün yüklendiğini, geminin tahliye limanında yükü tahliyeye başladığında yükün ambalajı sağlam görünmesine rağmen, yolculuk şartlarına karşı koyabilecek şekilde olmadığı, taşımaya konu bu tür yük bakımından yetersiz olduğu, bu nedenle hasar oluştuğunun anlaşıldığını, yükte meydana gelen hasarın yetersiz ambalajdan kaynaklandığının sörvey raporları ile tespit edildiğini, gemisi üzerine ihtiyati tedbir konulduğu ve yükün yetersiz ambalajlanması nedeniyle yükte meydana gelen hasar sebebiyle müvekkilinin gemiyi kurtarmak için yük ilgililerine yapılan ödemeler, bekleme süresi içerisinde yapılan ekstra liman ücreti, yakıt masrafı ve sair masraflar olmak üzere yaklaşık 1.745.791,67 USD zarara uğradığını, tüm bunlardan davalının sorumlu olduğunu, davalı tarafça ödeme yapılmaması üzerine yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, bugüne kadar ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 USD"nin 25.09.2009 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilince malın teslim edildiği günden bu yana geçen süre dikkate alındığında davacının talepleri yönünden hak düşürücü sürenin gerçekleştiğini, yüklemenin tam ve eksiksiz olarak yapıldığını, taşıma konusu malın standartlara uygun şekilde sağlam, taşımaya ve boşaltmaya elverişli olarak ambalajlandığını, malın teslim edildiği sırada hasarlı olduğu konusunda yasal süre içerisinde yapılmış bir ihbar bulunmadığını, temiz konişmento belgesi alınmakla müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini, davacı tarafça keşide edilen ihtarnameye itiraz ettiklerini, ihtarname tebliğinin hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresini kesecek bir işlem olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, deniz taşımacılığında yükte meydana gelen eksilmelere ilişkin tüm davaların “halefiyet-rücu yoluyla açılanlar dahil” TTK"nın 1067 maddesi uyarınca bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği, davanın bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, deniz taşıması sırasında yükte meydana gelen hasar nedeniyle gemi üzerine konulan tedbiri kaldırabilmek için davacı taşıyan tarafından yük ilgilisine yapılan ödeme, bekleme süresi içerisinde yapılan ekstra liman ücreti, yakıt masrafı ve sair masrafların yükün ambalajının uygun şekilde yapılmaması nedeniyle davalı gönderen-taşıtandan tahsili istemine ilişkindir.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere işbu davanın davacısı taşıyan, davalısı ise taşıtan konumunda olup mahkemece yazılı gerekçe ile davanın 6762 sayılı TTK"nın 1067. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş ise de anılan madde “Malların tesliminden (Madde 1066, fıkra 1, cümle 1) veya teslim edilmiş olmaları icabeden tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye müracaat edilmediği takdirde, taşıyan aleyhine malların zıya veya hasarından dolayı her türlü mesuliyet davası hakkı düşer.” hükmünü düzenlemektedir. Bu hüküm münhasıran taşıyan aleyhine açılan ve malın ziya ve hasarına dayanan tazminat davalarında uygulanır. Başka bir deyişle ziya ve hasar şeklinde tecelli etmeyen zararlarda anılan hükmün uygulanma olanağı bulunmamaktadı Bu itibarla mahkemece işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile somut uyuşmazlığa uygulanma olanağı bulunmayan 6762 sayılı TTK"nun 1067. maddesi hükmü uyarınca hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.