20. Hukuk Dairesi 2017/4438 E. , 2017/6687 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının kat maliki olduğu numaralı bağımsız bölüme ilişkin tahakkuk eden aidat bedelleri ve Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca uygulanan gecikme tazminatı ile davalının bağımsız bölümüne ilişkin yüklenici . tarafından davalı adına yapılan enerji abonmanlık güvence bedelinin davalı/borçlu tarafından ödenmemesi üzerine davalı aleyhine 2013/7955 sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalının haksız yere söz konusu takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamı ve % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 7.119.01 TL asıl alacak ve 1.628.40 TL işlemiş gecikme tazminatı olmak üzere toplam 8.747.41 TL üzerinden devamına, %20 icra-inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir.
Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkının, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir.
Tebligat Kanununun 21. ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeni araştırılarak komşu, kapıcı veya yönetici beyanının alınması, beyanda bulunan komşunun mutlaka adı ve soyadının ve komşu olduğunun belirtilmesi ayrıca imzasının alınması ya da imzadan imtina durumunda tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur.
Somut olayda, davalıya çıkarılan dava dilekçesini içerir tebligat “isim ve imzadan imtina eden site güvenlik görevlisinin” beyanına göre davalı çarşıya gittiğinden Barbaros mahallesi muhtarlığına teslim edilmiş ve yine “isim ve imzadan imtina eden site güvenlik görevlisine” haber verilmiştir. Site güvenlik görevlisi yasada sayılan komşu, yönetici ve kapıcı dışında kaldığından davalıya yapılan tebligat usulsüzdür.
Davalının usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesi hukuki dinlenilme hakkının zorunlu bir sonucu olup, aksi hâl savunma hakkının kısıtlanmasına neden olur. Bir başka anlatımla, mahkeme davalıyı savunma hakkı tanımak amacıyla usulüne uygun olarak cevap vermeye ve duruşmalara katılmaya davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez.
Hal böyle olunca; davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların gösterecekleri delillerin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken usulsüz tebligat ile yetinilip yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/09/2017 günü oy birliği ile karar verildi.