Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10041
Karar No: 2015/5635
Karar Tarihi: 07.09.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/10041 Esas 2015/5635 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/10041 E.  ,  2015/5635 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 16.04.2013
    NUMARASI : 2012/140-2013/207

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, taraflar arasında temizlik hizmeti alımı sözleşmesi bağıtlandığını, bu sözleşmeye uygun olarak müvekkilinin hizmet verdiği halde, davalının 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 81. maddesinin 1-(ı) bendine aykırı olarak, Hazine tarafından ödenmesi gereken %5 malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerinin müvekkili hak edişinden kesildiğini ileri sürerek, 5.556,33 TL"nin işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın idari yargının görev alanına girdiğini, zamanaşımına uğradığını, esas yönünden de yasal düzenlemeye uygun olarak işlem yaptıklarını, ayrıca 2010 yılı 11. ayında kesinti yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 5510 sayılı Kanun"da yapılan değişiklik ile sağlanan %5"lik indirimin kanunla işverene sağlanan hazine yardımı olduğu, bu indirimin işsizliğin azaltılması ve yatırımların istihdam odaklı artırılması amaçlı teşvik olması nedeniyle fiyat farkı olarak nitelendirilemeyeceği, işverene hazinece sağlanan ek bir katkı olduğu, dolayısıyla söz konusu %5"lik hazine yardımının hak edişlerden kesilerek işveren davacının bu yardımdan mahrum edilemeyeceği, davalı idare tarafından yapılan kesintinin yerinde ve yasal olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 5.556,33 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, tacir olan taraflar arasındaki temizlik hizmeti alımı sözleşmesi uyarınca davacı hakedişlerinden yapılan kesintilerin tahsili istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK"nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır.
    Davalının idare olmayıp özel hukuk hükümlerine tabi, Anonim şirket niteliğinde özel hukuk tüzel kişisi olduğu, uyuşmazlık konusunun idari bir işlem veya eylem niteliğinde bulunmadığı, tarafların tacir olması nedeniyle davanın nispi ticari dava olması, diğer anlatımla uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerinden kaynaklanması nedeniyle davanın adli yargıda karara bağlanması gerektiği anlaşıldığından, mahkemece 06.07.2012 tarihli duruşmada herhangi bir gerekçe gösterilmemiş ise de, yargı yolu itirazının reddine karar verilmesi doğru olmuştur.
    Öte yandan, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
    Somut olayda dava, 6102 sayılı TTK"nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce 29.02.2012 tarihinde açılmış olup, 6762 sayılı TTK"nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir. Davalı işbölümü itirazında bulunmadığından, mahkemenin davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakması doğru olmuştur.
    Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; hizmet sözleşmeleri dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 313. maddesinde "Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeği ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder. Ücret, zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi işçi muayyen veya gayri muayyen bir zaman için alınmış veya çalışmış oldukça, hizmet akdi yine mevcuttur; buna parça üzerine hizmet veya götürü hizmet denir. Hizmet akdi hakkındaki hükümler, kıyasen çıraklık akdine tatbik olunur." şeklinde tanımlanmıştır. Hizmet akdinin satış, kira gibi akitlerden ayırımında bir zorluk bulunmamasına karşılık, vekalet, istisna gibi akitlerden ayrılmasında büyük güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Bu yüzden de hizmet akdi tarifinin, diğer akitlerden ayırıcı unsurları ihtiva etmesi gereklidir. BK"nın 313. maddesindeki tariften, akdi karakterize eden unsurların bir iş ifası, ücret ve muayyen-gayri muayyen bir çalışma süresi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak hizmet akdini esaslı olarak diğer akitlerden ayıran asıl kıstas, tabiiyet rabıtasıdır. Bu nedenle hizmet akdini şu şekilde tarif etmek mümkündür. “Hizmet akdi öyle bir akittir ki, işçi bir ivaz mukabilinde muayyen veya gayri muayyen bir zaman için iş gücünü işverenin emrine tahsis ve onun direktifi altında işi ifa etmeyi taahhüt eder (Seza Reisoğlu, Hizmet Akdi -mahiyeti, unsurları- hükümleri-, Ankara 1968, s. 38- 39).
    Hizmet sözleşmesinin unsurlarını; hizmetin belirli veya belirli olmayan bir zaman içinde görülmesi, hizmet akdinin konusu olan edimin işverene ait işyerinde yerine getirilmesi, edimin ifası sırasında işverenin denetim ve gözetimi altında bulunması, edimin ücret karşılığında yapılması ve ücretin zaman esası üzerinden saptanması şeklinde belirlemek mümkündür. Ücret zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi belirli ya da belirli olmayan bir zaman için alınmış veya çalışılmış oldukça hizmet akdi yine mevcuttur.
    Hizmet temini sözleşmelerinde ise, hizmet veren taraf işçi veya hükmü şahıs olabilir. Her işveren gibi kamu kuruluşları da işyerlerinde görülen kimi işleri veya işyerinin bir bölümünü başka işverenlere devredebilirler. Ancak böyle bir devir durumunda işçi çalıştıran işverenin emir ve talimat verme hakkı tamamen kendisine ait olmalıdır. Bu durumda hizmet alım sözleşmesinden bahsedilebilir. Gerçekten, hizmet alım sözleşmelerinde işçilerin işe alınması, çalışma şartları ve biçimi, işçi sayısı gibi işverenin yönetim hakkına giren konularda, sözleşmenin bir tarafının diğer tarafın hak ve yetkilerini sınırladığı görülmektedir.Diğer taraftan hizmet sözleşmesi ile hizmet temini sözleşmeleri birbirlerinden farklılık arz etmektedir. Hizmet sözleşmesinin tarafları işçi ve işveren iken, hizmet temini sözleşmelerinde işçi hükmi şahıs da olabilir. Kendine has özellikleri olan akitler için ise dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri uygulanmalıdır.
    Somut olayda uyuşmazlık; tacir olan taraflar arasındaki temizlik işini içeren hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
    Zamanaşımına ilişkin genel hüküm ise "On Senelik Müruruzaman" başlıklı 125. maddesinde yer almakta; anılan madde: "Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruruzamana tabidir." hükmünü içermektedir.
    Şu durumda; davacının, davalı ile arasında kurulan bu sözleşme ilişkisine dayanarak ve akde aykırılık iddiasıyla hak edişlerinden yapılan kesintinin iadesini talep ettiğinin kabulü gerekir.
    Eldeki davada taraflar arasındaki ilişki hukuki nitelikçe “hizmet temini (alım) sözleşmesi” olup; kendine has özellikleri olan bu sözleşme türü için zamanaşımı süresini düzenleyen ayrık bir hüküm de bulunmadığından, zamanaşımı konusundaki genel hükmü olan 125. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanmalıdır. Mahkemece 06.07.2012 tarihli duruşmada herhangi bir gerekçe gösterilmemesine rağmen zamanaşımı def"inin reddine karar verilmesi de doğru olmuştur.
    Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi