23. Hukuk Dairesi 2014/9969 E. , 2015/5634 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2013/751-2014/197
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında güvenlik hizmeti alım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye uygun olarak müvekkili hizmet verdiği halde, davalı tarafça 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 81.maddesinin 1-(ı) bendine aykırı olarak, Hazine tarafından ödenmesi gereken %5 malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerinin müvekkili hak edişinden kesildiğini ileri sürerek, 39.543,13 TL"nin kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yasal düzenlemelere ve sözleşmeye uygun işlem yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; 5510 sayılı Yasa"nın 81/1-ı maddesinde belirtilen 5 puanlık prim indirimi düzenlenmesinin kayıt dışı istihdamın önlenmesine, sigorta primlerini düzenli ödeyen ve sigortasız işçi çalıştırmayan, işverenleri teşvik etmeye yönelik bir düzenleme olduğu, kanun koyucunun 5 puanlık prim indiriminden sadece özel sektör işverenlerinin yararlanacağını belirterek kamu işverenlerini teşvik kapsamı dışında bıraktığı, söz konusu teşvikten özel sektör işvereni olan yüklenici davacı tarafın yararlanması gerektiği, davacı şirketin yararlandığı prim indiriminin davalı tarafça hak edişlerinden kesilmesi suretiyle geri alınması halinde prim teşvikine ilişkin anılan yasal düzenlemenin fiilen işlevsiz kaldığı, bu durumun 5510 sayılı Yasa"nın 81. maddesindeki düzenlemeye aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 38.853,22 TL"nin her bir kesinti miktarına kesinti tarihlerinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dilekçesinde, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak, alacağın avans faizi ile tahsili talep edilmiş olup; tarafların tacir olduğu, davaya konu alacağın ise tacirler arası sözleşmeden kaynaklandığı, davalı tacirin borcunun faizin doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 19/1. madde hükmü uyarınca ticari nitelik gösterdiği, bu davanın aynı Kanun"un 4/1. madde hükmü uyarınca nispi ticari dava olduğu, tacirler arası bu sözleşmenin aynı Kanun"un 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde bulunduğu, tacirin ticari işlerde temerrüt faizi oranını düzenleyen 3095 sayılı Kanun"un 2/2. madde hükmü uyarınca avans faizi isteme hakkına sahip olduğu anlaşıldığından, mahkemece avans faizine hükmedilmesi doğru olmuştur.
Öte yandan, taraflar arasındaki hizmet alım işi sözleşmesinin temyiz dilekçesinde dayanılan, 15/3. maddesi hükmü, bu sözleşmede düzenlenen asgari ücret değişikliği fiyat farkları ile sigorta primi alt sınırı değişikliği ile prim oranlarının değişikliği sebebiyle doğacak farklara ilişkin hazinece yapılan ödemelere yönelik olup, 5510 Sayılı Kanunun 81/1-ı maddesindeki sigorta primini düzenli olarak ödeyen özel sektör iş verenlerine destek sağlama amacıyla teşvik niteliğindeki indirimin bu kapsamda olduğu yönünde açık herhangi bir düzenlemeyi içermemektedir. Diğer anlatımla, bu madde hükmü davacının dava konusu alacağını talep etmesine engel olan, aksi yönde tarafları bağlayan bir hüküm niteliğinde değildir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca davacı hak edişlerinden yapılan kesintinin istirdadı istemine ilişkindir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez.
Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Nedensiz zenginleşmede 818 sayılı BK döneminde, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olup olmaması ayrımı yapılmadan, (dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK"nın 117/2. maddesinde ise sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde) haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir. Davacının tarihsiz olup davalı tarafça 27.04.2011 tarihli yazı ile cevap verilen yazısının, TBK"nın 117. maddesi hükmüne uygun şekilde miktar ve ödeme talebi içeren temerrüt ihtarı niteliğinde bulunmadığı anlaşıldığından, davacı tarafça dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK"nın 117. madde hükmüne uygun temerrüt ihtarı keşide edilmediği gözetilerek, faizin dava tarihinden başlatılması gerekirken davalının dava ile temerrüde düşürüldüğü hususu gözden kaçırılarak kesinti tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamış ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın (HÜKÜM) bölümünün 1. bendindeki “9.248,95 TL alacağın 30.04.2009 tarihinden itibaren, 1.547,18 TL alacağın 31.05.2009 tarihinden itibaren, 1.546,89 TL alacağın 30.06.2009 tarihinden itibaren, 1.489,26 TL alacağın 31.07.2009 tarihinden itibaren, 1.592,88 TL alacağın 31.08.2009 tarihinden itibaren, 1.644,57 TL alacağın 30.09.2009 tarihinden itibaren, 1.724,96 TL alacağın 31.10.2009 tarihinden itibaren, 1.693,92 Tl alacağın 30.11.2009 tarihinden itibaren, 1.682,66 TL alacağın 31.12.2009 tarihinden itibaren, 1.515,93 TL alacağın 29.01.2010 tarihinden itibaren, 1.568,89 TL alacağın 28.02.2010 tarihinden itibaren, 1.531,17 TL alacağın 31.03.2010 tarihinden itibaren, 1.531,17 TL alacağın 30.04.2010 tarihinden itibaren, 1.572,01 TL alacağın 31.05.2010 tarihinden itibaren, 1.604,10 TL alacağın 30.06.2010 tarihinden itibaren, 1.136,71 TL alacağın 31.07.2010 tarihinden itibaren, 1.611,17 TL alacağın 31.08.2010 tarihinden itibaren, 1.581,62 TL alacağın 30.09.2010 tarihinden itibaren, 1.644,93 TL alacağın 31.10.2010 tarihinden itibaren, 1.384,25 TL alacağın 27.12.2010 tarihinden itibaren olmak üzere toplam 38.853,22 TL " nin” ibareleri çıkarılarak, yerine “dava tarihinden itibaren” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.