11. Hukuk Dairesi 2016/1368 E. , 2017/2821 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada verilen 08/09/2015 tarih ve 2015/381-2015/768 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili müvekkili ile davalı arasındaki taşıma ilişkisinden doğan fatura alacağı sebebiyle davalı borçlu hakkında İnolu dosyası ile takip yaptıklarını, takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, öncelikle yetki itirazında bulunarak borçlunun yerleşim yerinin Kocaeli İzmit olduğundan yetkili yerin bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesini, ayrıca zaman aşımı süresinin dolduğunu, esasa ilişkin olarak da ücret karşılığında karayolu ile uluslararası eşya taşınmasından doğan alacak, ziya, hasar ve bundan sorumluluğun CMR hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, davacı taşımacı şirketin kusurlu davranışı sonucu hasar gören borular için müvekkilinin yaptığı masrafların mahsubu gerektiğini savunarak müvekkili hakkında açılan haksız davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin adresinin İzmit olduğu, davalı tarafından süresi içinde icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildiği, itirazın iptali davalarında dava şartlarından birisinin de yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibinin bulunması olduğunu, yetkili icra dairesinde yapılmış bir takibin mevcut olmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, para alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. İİK"nın 50/1. maddesi uyarınca, para veya teminat borcu için takip hususunda HMK"nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile uygulanır. 6100 sayılı HMK 10. maddesi gereğince sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda dava ve icra takibi, sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) ./..
yerde açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre belirlenir. Aksi durumda ise sözleşmenin yerine getirileceği yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince tespit edilir. Uyuşmazlık sözleşmeden doğan bir para borcuna ilişkin olup, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Somut olayda, taraflar arasında taşımadan kaynaklanan bir sözleşme ilişkisinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, icra takibinde bu sözleşme ilişkisi nedeniyle doğan para alacağının tahsilini talep etmektedir. Taraflarca para borcunun ifa yeri bakımından alacaklının ikametgahından başka bir yer kararlaştırıldığı iddia ve ispat olunmamıştır. Bu itibarla, mahkemece alacaklının ikametgahı olan İstanbul İcra Dairesi"nin icra takibinde yetkili icra dairesi olduğunun kabulü gerekirken, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.