11. Hukuk Dairesi 2020/5970 E. , 2021/6541 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
VEKİLİ : AV. ...
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 13.02.2018 tarih ve 2017/746 E. - 2018/119 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davalı ... vekili ve katılma yoluyla asıl davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirketin bayisi olan davalı şirkete 44.317,00 TL intifa bedeli, 252.433,00 TL inkişaf bedeli olmak üzere toplam 296.750,00 TL ödeme yaptığını, davalılardan ..."in taşınmaz maliki olduğunu ve doğacak tüm borçlarının 200.000,00 TL"ye kadar ayrıca münferiden işlemiş ve işleyecek faizi, tazminatı ve sair fer"ileri ile birlikte nakden ve defaten ödemeyi taahhüt ettiğini, Rekabet Kurulu kararları gereğince intifa süresinin tamamının kullanılamadığını, cezai yaptırıma maruz kalmamak için müvekkili şirketçe terkinin gerçekleştirildiğini ileri sürerek, bakiye intifa süresi ve inkişaf bedeline, kıstelyevm usulü hesaplama sonucunda isabet eden 180.444,37 TL"nin KDV"si ile birlikte iktisap ettiği tarihten itibaren, ayrıca söz konusu bedelin dava tarihine kadar davalılar yedinde kaldığı sürede bu iktisap sayesinde davalının elde ettiği tüm semerelerin karşılığı olarak da 267.513,93 TL"nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV"si ile birlikte davalı şirketten tahsiline, davalı ... yönünden 200.000.- TL ile sınırlı olmak üzere aleyhine hüküm tesis edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, Rekabet Kurumu tebliğinin yürürlükte olduğu 01.03.2005 tarihinde 15 yıl süreli intifa hakkı tesisini içeren sözleşmeyi akdetmek ve tapuda intifa hakkının tesisini gerçekleştirmek suretiyle kusurlu olduğunu, ayrıca geçiş dönemi içerisinde (yani 18.09.2005 tarihine kadar) yasaya uyumlu hale getirerek 5 yılla sınırlamadığını, kaldı ki davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı taleplerinin kanunun amir hükmü gereğince zamanaşımına uğradığını, müvekkile ödenen inkişaf bedelinin amacına uygun olarak kullanıldığını, dava konusu istasyonun malikinin de işleticisinin de ... AŞ. olduğu için ödenen intifa ve inkişaf bedelinden ..."in sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı ... A.Ş. vekili ise, teminat mektuplarının iadesi ile faturaya bağlanmış bulunan 156.496,34 TL tutarındaki müvekkili şirket alacağından şimdilik 10.000.- TL"lik kısmının ödenmesi gerektiği tarihten itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında teminat mektuplarından birisinin süresi sona erdiği için hükümsüz olduğunu, 200.000.- TL"lik diğer banka teminat mektubunun iadesine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenle 400.000.- TL üzerinden değil, 200.000.- TL üzerinden eksik harcın ikmali gerektiğini belirtmiş, ayrıca 10.000.- TL alacak talebini 156.495,84 TL olarak ıslah ederek harcını yatırmıştır.
Birleşen davada davalı OMV Petrol Ofisi A.Ş. vekili, usulüne uygun ıslah bulunmadığını, birleşen davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak ve tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonucunda; asıl davaya yönelik olarak, 01/11/2004 tarihinde başlayan ve rekabet kurulu kararı gereği 29/09/2010 tarihinde sona eren bayilik sözleşmesi nedeniyle davacı OMV tarafından davalıya ödenen ve sözleşmenin süresinden önce sona ermesi nedeniyle kullanılamayan intifa hakkı için 29/09/2010 - 01/11/2019 tarihleri arasına isabet eden ve kullanılmayan artan süre için 18.181,82 TL intifa bedelinin KDV"si ile birlikte davalının iktisap ettiği 01/03/2005 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ve fazla istemin reddine, birleşen İstanbul 50. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/276-2012/85 K. sayılı dosyasında verilen kararın ise Yargıtay 19. Hukuk Dairesi kararı ile kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı, asıl davada davalı ... vekili ve katılma yoluyla asıl davada davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
1- Dava, taraflar arasındaki hukuksal ve ekonomik ilişkinin T.C.Rekabet Kurumu’nun tebliğ ve kararları nedeniyle öngörülenden erken sonlanmasından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyulmak suretiyle intifa bedelinin kullanılmayan kalan süreye isabet eden miktarına hükmedilmiştir. Ancak, hüküm kısmında “davalıdan” şeklinde ifade edildiğinden hükmedilen meblağın hangi davalıdan tahsili ile davacı tarafa verileceği açık değildir. Zira dava, ... ve ... A.Ş. hasım gösterilmek suretiyle açılmıştır. Bu durumda, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin kabulü ile sözkonusu karışıklığın giderilmesi bakımından kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı ...’in temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden asıl davada davalı ... ve katılma yoluyla asıl davada davacıya iadesine, 24/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.