3. Hukuk Dairesi 2018/2243 E. , 2018/12795 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tedbir nafakası davasında verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; taraflar arasında görülen boşanma davasının reddine karar verildiğini, davalının dava dışı bir kadınla lüks bir hayat yaşadığını, üniversite öğrencisi olan müşterek çocuğun ihtiyaçlarını kendisinin karşıladığını, klavuz kaptan olarak çalışan davalının aylık 15.000 TL civarında maaş ve 4.000 TL emekli maaşı geliri bulunduğunu, davacının ise aylık 2.000 TL geliri olup bu miktarın evin sabit giderleri ve çocuğun ihtiyaçları için yeterli olmadığını, müşterek çocuğun açtığı nafaka davasını babasının tehdit ve küfürlerine dayanamayarak geri almak zorunda kaldığını ileri sürerek, aylık 5.000 TL tedbir nafakasının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı; tarafların uzun süredir ayrı yaşadıklarını, davacının tekstil mühendisi olduğunu ve boşanma davasında 2.900,00 TL maaş aldığını beyan ettiğini, müşterek çocuğun tüm giderlerini karşıladığını, davacının halen davalıya ait lüks bir evde oturduğunu, bu ev için 1.989,99 TL kredi taksiti ödediğini ileri sürerek, davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince; davacının davasının tarafların sosyal ekonomik durumu ve davacının halen tekstil mühendisi olarak çalışması dikkate alınarak reddine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Bölge Adliye Mahkemesince; tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, davacı kadının gerçekleşen duruma göre ayrı yaşamakta haklı bulunduğu, davacının tekstil mühendisi olarak çalıştığı, aylık 2.100 TL civarında gelir elde ettiği, kira ödemediği, konutun aylık 1.898 TL kredi borcunun davalı tarafından ödendiği, davalının fiilen adı nafaka olmasa dahi 1.898 TL net olarak davacı kadına parasal katkı yaptığı, ayrıca reşit olan müşterek çocuğun eğitimi için davalı babanın maddi katkıda bulunduğu gözetilerek, davacı tarafın istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir. TMK’nın 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bicimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin çalışıyor olması davalıyı tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Halen evlilik birliği hukuken devam ettiğine göre, ayrı yaşamaya haksız olarak sebebiyet veren eş tedbiren nafaka vermekle yükümlüdür. Ancak, davacı eşin çalışması, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4).
Somut olayda; davacının ayrı yaşamada haklılığı kanıtlanmıştır. O halde davacı lehine "hakkaniyet" ölçüsünde bir miktar tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeler ile istemin tümüyle reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 13/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.