11. Hukuk Dairesi 2015/14467 E. , 2017/2811 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/06/2015 tarih ve 2013/246-2015/194 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin ... adını verdikleri pembe renkli ürünlerinin kalça ve diz protezlerinde 1970"li yıllardan bu yana kullanıldığını, ürünlerinin hiçbir alerjik reaksiyona sebep vermeden üçüncü vücut uzvu olarak kullanılan nitelikte olduğunu, ... ibaresinin çekirdek unsur olarak kullanıldığı ürünlerinde "..." şeklinin ve "pembe" rengin tüm ürünlerde kullanıldığını ve ayırt edicilik sağladığını, "şekil" ibaresinin 10. sınıflarda yer alan emtialar bakımından tescili için davalı TPE’ye başvurduğunu, başvurunun 556 sayılı KHK’nin 7/1-a-c madde ve bentleri uyarınca reddedildiğini, verilen kurum kararının yerinde olmadığını, başvurularının KHK m. 5"e göre tescil edilebilecek bir işaret olduğunu, müvekkilinin marka başvurusunun "üç boyutlu ürün şekli"ne ilişkin olduğunu ve ayırt edicilik sağladığını, ayırt edicilik açısından kullanılan pembe rengin de etkisinin büyük olduğunu, şeklin 10. sınıfta yer alan malların üretilmesi ya da kullanılması konusunda herhangi bir teknik zorunluluk içermediğini, menşei ülkesinde tescilli olan markanın uluslar arası düzenlemeler gereğince Türkiye"de de tesciline karar verilmesi gerektiğini, ilgili tüketici grubu tarafından özgün rengi ve ayırt edici niteliği ile tercih konusu olduğunu ve yüksek bir tanınmışlığa ulaştığını ileri sürerek TPE YİDK kararının iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; başvuruya konu markanın ortaya doğru kovuk oluşturan pembe renkli yarım daire şeklinde olduğunu ve başvuru kapsamında yer alan ürünler açısından anılan malların şeklini ve karakteristik özelliğini belirttiğini ve ayırt edicilik fonksiyonu bulunmadığını, anılan şeklin başvuru konusu protez ve implantlar için tanımlayıcı olduğunu ve YİDK"nın 556 sayılı KHK m. 7/1-a,c uyarınca verdiği red kararının yerinde olduğunu, bir marka başvurusunun daha önce Paris Sözleşmesi"ne taraf bir ülkede tescilli olmasının diğer ülkeleri bağlayıcı ya da tescil için yeterli bir unsur olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu başvuruya ait görsellerin özellikle kalça cerrahisinde aynı amaçla kullanılan tıbbi malzemelerin şekilleri ile aynı yapıda olduğu, söz konusu oyukluğun kullanılan malzemenin yerleştirileceği yere uyumu için gerekli ve zorunlu bir unsur olduğu, esasen bunun bir çeşit uygulama zorunluluğu olduğundan şeklin aynı zamanda başvuru ve tescil kapsamındaki çekişmeli protez ürünlerinin karakteristik yapısını da yansıttığı ve somut olayda KHK 7/1-(c)-(d) hükmü anlamında mutlak red nedenlerinin mevcut bulunduğu, ürünlerin karakteristik özelliklerini yansıtan bu işaretin, mallardan bağımsızlaşmak suretiyle somut bir ayırt ediciliğe sahip olmadığı, teknik zorunluluk konusu olan şeklin üç boyutlu görünümünün KHK 7/1-(e) bendi kapsamında kaldığı; 7/son hükmü ile kullanımla ayırt edicilik sağlanması suretiyle anılan ve kamu düzeninden bulunan bu mutlak red nedeninin aşılmasına imkan bulunmadığı, KHK"nın 7/1-(c) ve (d) hükümleri kapsamında kalan mutlak red nedenlerinin kullanımla ayırt edicilik sağlanması halinde aşılabileceği, ancak davacının kullanım sonucu ayırt edicilik iddiasının ispat edilemediği, KHK 7/1-(e) hükmündeki tescil engelinin gerçekleşmediği kabul olunsa dahi kullanım yoluyla bağımsızlaşma ve ayırt edicilik kazanma, davacıya bir ürün markası şeklinde algılanmak suretiyle bağlandığının kabulüne imkan bulunmadığı dolayısıyla KHK 7/son koşullarının da gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 10/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.