13. Hukuk Dairesi 2016/15224 E. , 2019/1142 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü
KARAR
Davacı, 16.08.2012 tarihinde davalıdan dava konusu otomobili satın almış olduğunu, aracın LPG sisteminde ortaya çıkan arızaların servisçe yapılan müdahalelere rağmen giderilemediğini ve ayıplı bir ürün olduğunu ileri sürerek, ayıplı ürünün ayıpsız misli ile değişimine karar verilmesini dilemiş, yargılama devam ederken sunmuş olduğu 05.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile 45.400,00.-TL"nın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulü ile her türlü masraf satıcıya ait olmak üzere Renault Symbol Authentique Edition 1.2 16v LPG 75 bg Euro Avrupa tip onayı kapsamında çift yakıtlı (benzin-lpg) nitelikli aracın davacı tüketicide olan aracın iadesi halinde yenisi ile değiştirilerek davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davanın taraflarınca temyiz edilmiştir.
1-Her ne kadar, mahkemece, davacı tarafa 04/12/2015 tarihinde ıslah için süre verilmiş olduğu, ıslah dilekçesinin yasal süre geçtikten sonra 05/01/2016 tarihinde verildiği, 6100 sayılı yasanın 176 ve devamı maddelerinde ıslah müessesi düzenlenmiş bulunduğu, aynı yasanın 178/1 maddesinde ıslah için bir haftalık süre öngörülmüş olup, aksi takdirde ıslahın yapılmamış sayılacağı belirtildiğinden ve kanunda belirtilen süreler mahkemece uzatılamayacağı gerekçesiyle davanın ilk talebe göre sonuçlandırılmış olduğu gerekçede açıklanmak suretiyle karar verilmiş ise de bu hususta yanılgıya düşülmüştür.
Islah, açılmış bir davada taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. HMK."nun 176. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Somut uyuşmazlıkta davacı dava dilekçesinde; dava konusu otomobilin ayıpsız misli ile değişimini talep etmiştir. 05.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile ise dava konusu araca en yakın araç bedeli olan 45.400,00-TL"in dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmek suretiyle talebini ıslah etmiştir. Mahkemece bu ıslah talebini nazara almama gerekçesi olarak ileri sürülen HMK"nun 178/1 maddesi “Islah eden taraf, ıslah sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin takdir edeceği teminatı, bir hafta içinde, mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Aksi hâlde, ıslah yapılmamış sayılır.” hükmüne amir olup, ilk derece yargılama makamınca bu madde düzenlemesi tamamen yanlış yorumlanmak suretiyle bu madde ile düzenleme altına alınan bir haftalık süreyi ıslah için öngörülmüş olan bir süre olarak yorumlanmıştır. Bunun yanında, ilk derece yargılama makamınca davacı yanın ıslah talebi karşısında 04.12.2015 tarihli celsede “Davacı vekiline talep ettiği hususta süre verilmesine, talepte belirttiği gibi ıslah dilekçesi sunulması halende karşı tarafa tebilğine” şeklinde kurulmuş bulunan ara karar ile süre verilmişse de, Tarafların bazı usulî işlemleri belli bir süre içinde yapmaları için hakimin bir tarafa kesin mehil verebileceği HMK"nun 94 ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kesin mehil, davanın en az masrafla ve sürüncemede bırakılmadan bir an evvel sonuçlanmasını temin için hakime tanınan yasal takdir yetkisidir. Ancak kesin mehil verilen işlemin yapılmaması, bir hakkın ortadan kalkması sonucunu doğurduğundan bu konudaki kararın yasaya uygun olması zorunludur. Bu nedenle HMK"da taraflara verilecek kesin süreye ilişkin ara kararlarda, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklıkla belirtilmesi, tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması ve ara kararına uyulmamasının sonuçları da duruşma zaptına açıkça yazılmalıdır. (Bkz. HGK 21.9.1983 T. 14/3447-825 sayılı kararı) Aksi takdirde kesin mehle uymama, hukuki sonuç doğurmayacaktır. Her ne kadar, mahkemece, 04.12.2015 tarihli celsede, davacı tarafa yukarıda yazılı şekilde süre verilmiş ise de, somut olayda olduğu üzere bu haliyle verilen süre ve yapılan ihtarat HMK nun 94. maddesine uygun değildir. Hal böyle olunca mahkemece, davacının ıslah dilekçesi nazara alınmalı davacının ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü talebi irdelenmeli ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, davacının talebini ıslah ettiği gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenlerine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 782,60 TL harcın istek halinde davacıya, 783,00 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.