Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı M.. G. tarafından borçlular hakkında başlatılan ve kesinleşen icra takbinde Ziraat Bankası Sultanbeyli Şubesine 89/1. haciz ihbarı gönderilmiştir. Üçüncü kişi tarafından verilen cevapta; "şubelerinde Sultanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2000/548 ve yeni 2002/118 Esas sayılı dosyaları ile açılan .... nolu hesabın bakiyesinin 2.085.881 TL olduğu ve 3. sıradan bloke konduğu ... " belirtilmiş, 04.02.2011 tarihinde aynı bankaya gönderilen yazı ile haczin devam ettiği bildirilmiştir. Anılan hesabın mahiyeti icra müdürlüğünce araştırılmaya çalışılmış, ancak bir sonuca ulaşılamamıştır. Nitekim aynı hesap üzerinde hak sahibi olduğunu iddia eden üçüncü kişiler, sundukları Sultanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 06.04.2010 tarih ve 2010/222-318 K. sayılı kesinleşen ilamı gereği, dosyadaki haczin kaldırılmasını istemişlerdir. Alacaklı vekili 24.02.2011 tarihinde anılan banka hesabındaki paranın celbi talebinde bulunmuş, icra mahkemesince 25.02.2011 tarihinde verilen kararla bu talep reddedilmiştir. Alacaklı vekilinin başvurusu anılan müdürlük işleminin iptaline yöneliktir.
Dosya kapsamına göre, ihtilaflı banka hesabının (takip dayanağı temlikname ve ilam içeriklerine göre) takip borçluları lehine hükmedilen; kamulaştırma bedelinin artırılması ilamına konu edilen tutar olduğu ve Karayolları Genel Müdürlüğü"nün talebi üzerine 3. kişiler İ. ve O. Ö. ile takip borçlularının (ilam alacaklılarının) arasındaki ihtilaf nedeniyle, Sultanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 03.02.2003 tarih ve 2003/29-28 D.İş sayılı tevdi mahali tayini olarak yatırılan para olduğu iddia edilmektedir.
Şikayet ve koşullarını düzenleyen İİK"nun 16. maddesinde icra ve iflas dairelerinin yaptığı işlemlerin yasaya aykırı olması ya da olaya uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemelerince hukuki yararı bulunan ilgililerin şikayette bulunalabileceği öngörülmüştür. Alacaklının hukuki yararının olduğu da şüphesizdir.
Bu durumda mahkemece alacaklının şikayetinin esası incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aynı banka hesabı üzerinde hak iddiasında bulunan üçüncü kişilerin 2011/174 Esas sayılı dosyasında aynı takiple ilgili ve aynı şubedeki hesaba konan haczin kaldırılması yönünden dava açıldığı ve o dosyada 10.03.2011 tarihinde takibin durdurulmasına karar verilip, davanın derdest olduğu gerekçesiyle ve hukuki yarar yokluğundan dolayı yazılı nedenlerle reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklının  temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.