23. Hukuk Dairesi 2014/10170 E. , 2015/5345 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifte 08.10.2008 tarihine kadar başkanlık yaptığını, kooperatifin bu dönemde ekonomik sıkıntı yaşaması ve borçlarını ödemede zorlanması nedeniyle müvekkilinin bir akrabasının bankadaki parasına bloke konularak kooperatif için 30.000,00 TL kredi çekildiğini, kullanılan kredinin 28.000,00 TL"sinin alınan malzemelere karşılık dava dışı...ve ..."a ait çek hesabına ödendiğini, kalan 2.000,00 TL"nin kooperatif hesabına yatırıldığını, kredi temini sırasında parasına bloke konulan kişinin acil paraya ihtiyacı olması üzerine müvekkilinin kooperatiften kredi borcunu erken kapatmasını istediğini, bunun üzerine kooperatif yöneticisi...."in müvekkiline, üyelerin kredi borcunu ödemeyi kabul ettiklerini ancak bunun için müvekkilinin başkanlığı döneminde yapılan telefon, yakıt ve ağırlama gibi masrafların müvekkil tarafından karşılanmasını şart koştuklarını belirtmesi üzerine, sanki bu durum müvekkili tarafından kabul edilmiş gibi daha sonradan yırtılmak üzere göstermelik olarak 2 adet boş senedin imzalanarak verildiğini,...."in de boş senedi üyelere göstererek müvekkilinin sözkonusu harcamaları ödeyeceğini söylemesi üzerine kalan kredi borcunun da ödendiğini, müvekkilinin bu olaylardan sonra bonoları...."ten istemesi üzerine bu kişinin bonoları yırttığını söylemesine rağmen bir süre sonra kooperatifin müvekkiline ihtarname göndererek yöneticiliği döneminde usulsüzlük yaptığını, bunun da müvekkil tarafından kabul edilerek iki adet 3.000,00 TL"lik senet verdiğinin bildirildiğini, ihtarnamede belirtilen hususların doğru olmadığını, müvekkili tarafından başka bir amaç için verilen senetlerin hile ile müvekkilinden alınıp anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, senetlerin bedelsiz olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespiti ile %40 kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kooperatife olan borcuna karşılık senet düzenleyerek verdiğini, vadesinde ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını, davacının borcunu ödememek veya kendisini borçtan kurtarmak için kötüniyetli olarak dava açtığını savunarak, davanın reddini ve %40 oranında tazminatın tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine, davalı lehine takip konusu 6.045,13 TL üzerinden % 40 oranında tazminata hükmedilmesine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 26.12.2012 tarih ve 5986 E., 7696 K. sayılı ilamıyla, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle, mahkemece, davacının yemin teklif edeceğini bildirdiği, ancak açıkça yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle davacıya yemin teklif etme hakkı tanınmadığı, dava dilekçesinde ve delil listesinde "vesair alakalı tüm deliller" ibaresine yer verildiği ve son celse de yemin teklifinde ısrarcı olunduğu halde mahkemece "sair deliller" ifadesinin yemin delilini de kapsadığı gözardı edilip, davacı tarafından açıkça yemin deliline dayanılmadığı gerekçesiyle, bu delilin değerlendirilmemesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; 10.04.2013 tarihli celsede davacı tarafın dava tarihinde tüzel kişilik temsilcisinin.... olduğundan bahisle ona yemin teklif ettiklerini beyan etmesi üzerine ona tebligat çıkartılmış ise de henüz şirket temsilcisinin kim olduğu net olarak belgelendirilmeden...."e tebligat çıkartılmasının usulüne uygun olmadığı, nitekim aynı celsede ..."nin tüzel kişilik temsilcisi olduğunu ve kendisine yemin teklif edilmesi gerektiğini belirttiği ve yemin teklifinin kime yöneltilmesi gerektiği hususunda uyuşmazlık çıktığı, Devrek Ticaret Sicil Müdürlüğü müzekkere cevabından kooperatif yönetiminde "birlikte temsilin" söz konusu olduğunun anlaşıldığı, tüzel kişinin taraf olduğu davalarda tüzel kişiye teklif edilen yeminin, tüzel kişinin yetkili organı tarafından eda edileceği, bu temsilcinin, yemin konusu işlemin yapıldığı tarihteki değil, yemin teklif edildiği zamanki temsilci olup birlikte temsil söz konusu olduğu takdirde yeminin bağlayıcı olabilmesi için birlikte temsile yetkili kişilerin yemin etmesinin zorunlu olduğu, bu hususun 06.11.2013 tarihli celsede açıklığa kavuşturulduğu, birlikte temsile yetkili olan ... ve.... duruşma salonunda hazır olduklarından yemin metni doğrultusunda yeminlerinin yaptırıldığı, davacı vekili tarafından ödemelerin yapıldığı ve davanın istirdat davasına dönüştüğü belirtilmişse de İİK"nın 72/4. maddesine göre menfi tespit sonucunda hükmedilecek icra inkâr tazminatının tahsil edilebilmesi için ilamın kesinleşmesinin gerektiği, kesinleşmeden ilam icraya konulursa bunun bir "süresiz şikayet" nedeni olduğu, davacı tarafın şikayet yöntemine başvurmadan ödeme yapmış olması halinde icra tehdidi altında bir ödemeden bahsedilemeyeceğinden istirdat davasına dönüşmesinin söz konusu olmayacağı, bu nedenle bozma konusu yapılan icra inkâr tazminatına harçlandırılan 6.000,00 TL üzerinden hükmedilerek bozma doğrultusunda hüküm kurulduğu, mükerrer ödemenin önüne geçmek için de "tahsilde tekerrür olmamak" kaydının eklendiği, birlikte temsile yetkili kooperatif başkan ve başkan yardımcısına bozma doğrultusunda yeminlerinin yaptırıldığı, davacının son delili yemin ile de davasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın ve davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla; 6.000,00 TL üzerinden %40 oranında hesaplanacak tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir
2-6100 sayılı HMK"nın yeminin şeklini düzenleyen 233. maddesinin ilk dört fıkrasında "Yemin, mahkeme huzurunda eda olunur.
Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker.
Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir.
Sonra "Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?" diye sorar. O kimse de "Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum." demekle yemin eda edilmiş sayılır." hükmüne; yine aynı Yasa"nın yemin tutanağının düzenlenmesine ilişkin 238. maddesinde "Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder." hükmüne yer verilmiştir.
Mahkemece, 06.11.2013 tarihli oturumda yemin eda etmeyi kabul eden davalı kooperatif yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcısına HMK"nın 233/4. maddesinin 4. Bendi doğrultusunda "Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?" diye sorulup, "Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum." şeklinde yemin ettirilmesinden sonra yemin konusu hususlara ilişkin alınan beyanının tutanağa geçirilmesi gerekirken, “Usulen yemini yaptırıldı” denilmek ve “ Buna karşılık bu hususlarda yemin ederim dedi.” şeklinde verdiği cevabı tutanağa geçirmek suretiyle ve beyanı yüksek sesle huzurunda okunmadan, beyanında ısrar edip etmediğinin sorulmasına geçilmesiyle anılan maddenin 4. bendindeki hükümlere uygun olarak yemin merasimi tamamlanmadan bu yeminin hükme dayanak yapılması doğru olmamıştır.
Öte yandan, 02.06.2009 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığında 28.01.2013 olarak yazılmış olması da hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.