1. Hukuk Dairesi 2015/735 E. , 2017/4328 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davalı ... aleyhindeki tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve ecrimisil davası ile davalı ... aleyhine açılan ecrimisil davasında ise atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, torunları olan davalıların kendisine bakacakları ve ilgilenecekleri yönünde telkinleri üzerine 8467 ada 6 sayılı parselinin 1/4"er payını temlik ettiğini, ancak vaad ettikleri bakımı yerine getirmediklerini ileri sürerek davalılar adına olan kaydın iptali ile adına tesciline ayrıca davalıların çekişme konusu taşınmazı edinme tarihlerinden sonra elde ettikleri gelirlerin tahsiline karar verilmesini istemiş, bilahare davalı ... bakımından tüm isteklerini, davalı ... bakımından ise ecrimisil talebini atiye terk etmiştir.
Davalı ..., dava konusu taşınmazı bedeli karşılığında temellük ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının bedelsiz devretme iddiasının sabit olmadığı ve kendi yaptığı işlemde muvazaya dayanamayacağı gerekçesiyle davalı ..."ye karşı açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine, davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve ecrimil davası ile davalı ... aleyhine açılan ecrimisil davasında ise atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalılar ... ve ... davacı ..."in torunu oldukları, davacının kayden maliki olduğu çekişme konusu 8467 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ½ payını üzerinde bırakarak 1/4"er payı davalılara 09.02.2009 tarihinde satış suretiyle devrettiği kayden sabittir.
Davada iddianın içeriğinden ve ileriye sürülüş biçiminden hile hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 39. maddesinin 1. fıkrasındaki “ Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır” hükmü amirdir.
Somut olaya gelince, mahkemece hak düşürücü süre üzerinde durulmadığı gibi hile iddiasının kanıtlanması bakımından davacının bildirdiği tanıklar dinlenmemiş, deliller toplanmamıştır.
Hal böyle olunca, öncelikle davanın TBK"nun 39.maddesinde düzenlenen süre içerisinde açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması, eğer süresinde açıldığı kabul edilirse işin esasına girilip taraf delilleri toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı değinilen nedenle yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.